Yemekler bazen telaffuzu, bazen yazılışları ile havamızı bir anda söndürebiliyor, bizleri Youtube’da, Google’da araştırmalara sevk edebiliyor.
Hele bir grup var ki onlar en fenası: İlk buluşmada, ağza yüze bulaşan, müstakbel sevgiliyi bir anda kutuplardaymışçasına soğutan yemekler…
Sezar sos yaramazdır; ağızdan akabilir. Salatanın otu, baharatı dişlerin arasında kalabilir. Kocaman marul yaprakları ağza tıkıştırılırken pek de zarif görüntüler oluşmayabilir.
Asya’nın sevgilisi suşi’yi tercih eden, hele ki o havalı chopstickleri kullanmayı becerebilen insan nasıl da karizmatik görünüyor değil mi? Ancak ya düşerse? Gönül razı değil!
Normal hayatta senede 1 kez yediğiniz o yemekleri, o sakatatları ilk buluşmada yemekte ısrar niye? Hele şırdan gibi görünüşü de garip yemekleri yiyerek karşıya yanlış sinyaller vermeyin.
Dişler ve susam… Fonetik olarak romantik tınlasa da, hayır değil. Gidenin ardından bakakalmamak için, simiti farklı zamanlara saklıyoruz.
Malzemesine dolgun, tombul bir kumpir lezzetli olabilir. Ancak tek kaşığa sığan dünya kadar malzeme dışarıdan biraz kötü görünüyor; kabul edelim.
Hele bir de spagetti bolognese ise... Hüpletmek bir dert, çatala dolamak ayrı dert. Bir de sallanan spagettilerden yağ akıyor, kıyma akıyor; ilk buluşmanın heyecanı eklenince kıyafette kalıcı hasar garanti gibi bir şey.
Mini atıştırmalık hamburgerler olur belki, ancak o kocaman, ağza sığmayan, bol sulu hamburgerler olmaz. Dünyayı yiyecekmişsin ambiyansı ile ilk randevu romansı birbirine uymuyor.
Yemesi dünyanın en basit işlerinden bir tanesi olsa da, yedikten sonra ağızda kötü kokular çok muhtemel. Sevgili adayınızı bayıltmamak için ıslak hamburgerler yalnız gecelerde kalmalı.
Çeneye doğru akması muhtemel kırmızıbiberli yağ ve onun peçetedeki iç kıyan lekesi… Sarımsağa gelmeye gerek bile yok.
İlk buluşmada yüzlükler harcamaya gerek yok elbette ki. Ama maksimum 10 lira tutacak tavuk döner de biraz ucuza getirmek demek. İlk buluşmada tavuk dönere ‘bizimle değilsin’ diyoruz.