-Oysa Kosova'da başka bir hayatları var değil mi?
Tabii, büyükbabam çok zengin. Kosova'nın en zengin adamı, bana faydası olmayan bir zenginlik. Kumaş fabrikası varmış. Ama insanlar tarafından pek sevilmeyen biriymiş. Görseydim keşke onu.
-Sonra…
Sonra o kadın ölüyor. Şevkiye Teyzem beni yanına aldırmaya karar veriyor. İki yaşındayım. Beni kaçak sokuyorlar Türkiye'ye. Tekirdağ, sonra da Eyüp Sultan'a geliyoruz. Bu arada ben hiç konuşmuyorum. 1947'de teyzemin oğlu oluyor, kardeşim dediğim Mehmet dünyaya geliyor. Sonra kocası ölüyor ve bir süre sonra “Tek başına bir kadın, hem de gavur! Yalnız kalmasın” demişler. Bir daha evleniyor.
178
-Okula başladınız mı?
Evet ama nüfus cüzdanı gerekiyordu. Muhtar hallediyor. 1930'da ölen Keşanlı Kamber Hasan Kısa'nın adı yazılıyor baba haneme. Adım da Muhterem oluyor, Muhterem Kısa.
-Sevdiniz mi okulu?
Çok seviyordum. Ama sessiz bir çocuktum. Bana öğrenciler ‘dilsiz' ya da ‘gavur' diyordu. Ortaokulda beni herkese karşı koruyan Hakkı Öğretmen'i çok seviyordum.
-Okulu bitirdiniz mi?
Bitiremedim.
179
-Neden?
Bir pazar günü teyzemin Rami'de oturan arkadaşına gittik. Bir gecekondu mahallesiydi. Bir yanı inşaat bölgesiydi. Evin çocuklarıyla sokakta oynamaya çıktım. Başıma bir kaza geldi. Bütün aileler çocuklarına dikkat etmeli. Gün oluyor dalıyorlar, çocuklar dışarıda oynuyor, neredeler, başlarına ne geldi haberleri olmuyor.
-Sizin başınıza ne geldi?
Saklambaç oynuyorduk. İnşa edilmekte olan duvara yüzümü dönüp saymaya başladım: “1-2-3…” Bir sessizlik oldu. Yavaşça arkama döndüm. Karşımda dev gibi bir adam gördüm. Tam bağıracakken, yüzüme sert bir tokat indirdi. Elleriyle ağzımı kapattı. Ne kadar çırpınsam da fayda etmedi.
1710
-Tecavüz mü etti?
Henüz 12 yaşındaydım ve evet tecavüze uğradım. Balat hastanesinde gözümü açtım. Beni gecekonduları için toprak almaya gelen kadınlar bulmuş. Bir bakıyorlar, iki tane ayak, belden aşağı bir çocuk. Bayılmışım, herhalde kafamı taşa vurmuşum. Kendime geldiğimde çok utandım. Okula gidemedim.
-Utandığınız için okulu mu bıraktınız?
Evet, bir gazeteye manşet olmuştum. “Eyüp'te bir kız çocuğuna tecavüz edildi” diye haberler çıkmıştı. Seviyordum okumayı, öğretmenlerimi seviyordum ama utanıyordum, bir daha gidemedim.
-Bu ülkede her gün kadınlar tecavüze, tacize uğruyor. Bu haberleri izlediğinizde ne yaşıyorsunuz?
Hepsine çok üzülüyorum. Tüylerim diken diken oluyor. Bunu yapanlara en büyük cezanın verilmesini istiyorum. Münevver Karabulut ve Özgecan cinayetlerine bakın. Çok üzüldüm, dünyanın en güzel çocukları böyle gidiyor.
-Sizin hayatınıza bu olay nasıl yansıdı?
Herkesten utandım.
-Erkeklerle ilişkinizi etkiledi mi?
Etkilemez mi? Ben erkeklerden nefret ettim. 18 yaşıma kadar bir tek erkek istemedim ki yanıma yaklaşsın.
-Korktunuz mu?
Hem korktum hem garip geldi. Hiç düşünmedim. İnsanın sonra neyse ki duyguları değişiyor. Benden epey büyük bir adama karşı zaafım oldu.
-Memduh Ün'den bahsediyorsunuz?
Evet. Birlikte filmler yaptık.
-Atlamadan gidelim. Tecavüze uğruyorsunuz ama bitmiyor. Bir de teyzenizin ikinci kocasıyla problem yaşıyorsunuz…
O da çok kötüydü. Çünkü o problem Eyüp Sultan'da başladı. Adam çok alkol alıyordu. Annem işe gidince bana saldırıyordu. Ama bir şey yapmadı. Ayıp yerlerini göstermeye başladı. Ben çok korkuyordum.
1711
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.