-Nasıl? Gazetede ‘artist aranıyor' ilanını görmüştüm. Otobüse bindik, gittik. Ağa Cami önünde bir adamla karşılaştık. Bir sağıma bir soluma baktı, “Çok güzel burnunuz var” dedi. Korktum. Eyvah beni kaçıracaklar diye düşündüm. Adam dedi ki, “Ben sanatçıyım, senaryom var”. Ertesi gün giyinip tek başına film şirketine gittim. Ve filmlerde oynamaya başladım. -Hayatınıza zamanla Memduh Ün giriyor. Fakat ondan ayrılmak istiyorsunuz. O da size ‘Şöhretin biter' diyor, ayrılmıyorsunuz… 10-11 filminde başrol oynadım, beraber çalıştık. Bana hep akıl veriyordu, benden ayrılırsan düşersin diye. Ben de korkuyordum. Fakat bu adam kıskançtı, hırpalıyordu beni. Saçımın içinden kesiyordu mesela. Benden hırsını öyle alıyordu. -Neden? Funda filmini oynadım. Ahmet Mekin'den kıskandı. Kenan Pars'tan kıskandı. Çok hırpaladı. Yok diz kapağımdan aşağısı açılmış. Yani o kadar rahatsız ediyordu ki, nefret ediyordum artık. Son filmi çekeceğiz, “Bu bitsin, ayrılalım” dedim. Baktım kadroda yokum ertesi gün. “Niye beni çıkardın” dedim. “Fatma'yı alacağız (Girik)” dedi. “İyi” dedim. Zaten yalnız kalmayı dört gözle bekliyordum. Ayrıldık.
17 13
-Şöhret sizin için çok mu önemliydi? Şöhretim uçacak diye korkuyordum. Bugünkü kadar kolay da değildi şöhret olmak. Bizim okulumuz yoktu. Annem para biriktiriyordu. Mesleğim hem kolay hem zevkliydi. Âşık oldum mesleğime. O bitti mi ben biterim diye düşünüyordum. Evlenmeyi hiç düşünmedim. -Ama evlendiniz. Hem de bir aşk evliliği değildi… Artist dergisinden Recep Ekicigil, “Evlendin diye dergiye kapak olursun, çok iyi reklamın olur” diyerek beni evliliğe ikna etti. O zamanlar sinemada durgunluk var, herkes reklam peşinde. Işın Kaan Köseoğlu'yla onun yedek subaylık yaptığı Kars'ta evlendik. Ben meşhurum bu arada, Kars'ta el üstünde karşılandım. Ama yine de şaşkındım nasıl evlendiğime. -Karı-koca hayatı yaşadınız mı? Yok, öyle bir şey yaşamadık. Benim hoşuma gitmeyen varlık budalası biri. Ama ailesi çok iyiydi. Bu çocuk nasıl böyle küstah çıkmış bilmiyorum. Durmadan içiyordu. Ben de çocukluğumu hatırlıyor, içkili eniştemin yaptıkları aklıma geliyordu. Sonra zaten İstanbul'a film çekimi için geldim, bir daha dönmedim.
17 14
-Neden Müslüm Gürses dışında beraber olduğunuz erkekler sizin sırtınıza bu kadar yük oldu? Ben çok enayiyim. Merhametli biriyim. İnsan karşımda süklüm püklüm durunca sevmesem de üzülüyorum. Karşımdaki de kurnaz işte. -Pişman oldunuz mu? Hayatımın en büyük yükleriydi. -Siz hiç mutlu oldunuz mu? Tabii. Müslüm (Gürses) ile geçen her günüm güzeldi.
17 15
-Aslında o da size şiddet gösteriyor. İçtiğinde evet. Kaburgalarımı kırıyor, saçlarımı eline doluyor. Ama sonra kendine gelince çok üzülüyordu. “Elim kırılsaydı yapmasaydım” diyordu. O, “Elim kırılsın” dediğinde benim içim sızlıyordu. “Olsun” diyordum, “Kafamı gözümü de kırsa ben bunu düzelteceğim!” Öfkesini, o acı şarkılar eşliğinde içtiği içkinin nedenini anlıyordum. Müslüm'ün hikâyesi dramatikti. Ben onu bırakmayacaktım. -İçkiden nefret ediyorsunuz ama hep karşınıza çıkıyor. Nefret ediyordum, çünkü içki bana hep üvey babamı hatırlatıyordu.
17 16