Bu faktörler kişiyi meme kanserine yaklaştırıyor
Bu belirtilere dikkat!
Meme kanserinin sık görülen belirtileri arasında; meme ve meme başının şeklinde ya da boyutunda değişiklik, meme dokusu içinde ya da koltuk altında ele gelen kitle, meme başı hassasiyeti, meme başının meme dokusu içine doğru dönmesi, meme üzerindeki derinin kızarıklığı, şişmesi, meme başı akıntısı sayılabilir. Meme kanseri genellikle ağrıya neden olmaz.
İlk adım kendi kendine muayene
Kişi her ay kendi memesinde bir değişiklik olup olmadığını kontrol etmelidir. Yaşlanma, adet dönemi, hamilelik, lohusalık ve menopoz dönemlerinde doğal değişiklikler olacağı akılda tutulmalıdır. Bu dönemlerde meme dokusu daha sert, şiş ya da hassas olabilir. Bunun dışında belirtilerden herhangi biri saptandığında mutlaka doktora başvurulmalıdır. Son yıllarda genç doğurganlık çağında da meme kanseri vakalarıyla sıkça karşılaşılmaktadır. Bu nedenle özellikle lohusalık döneminde emzirmeyle kaybolmayan kitleler veya tekrarlayan enfeksiyon durumlarında mutlaka meme kanseri ekarte edilmelidir.
Hastalık ne kadar erken teşhis edilirse tedavi şansı o kadar yükselir
Henüz hiçbir şikayet oluşmadan meme kanseri taraması yapılması, hastalığın erken tanısına ve doğru tedavi planlamasına olanak tanır. Kanser ne kadar erken tespit edilirse tedavi başarısı o kadar yüksektir. Bu amaçla kullanılan yöntemler; kişinin kendisini muayene etmesi, düzenli doktor muayenesi ve tarama için mamografi işlemidir. 20–30 yaş grubunda aylık olarak kendi kendine muayene, yılda bir klinik muayene ve 40 yaşından başlayarak yılda 1 kez iki taraflı mamografi uygulanması önemlidir.
Kitlenin boyutuna bağlı olarak tedavi belirlenir
Meme kanseri ameliyat ve ameliyat sonrası destekleyici tedavilerin birlikte kullanılması ile tedavi edilir. Ameliyat yöntemi kanserin boyutuna ve hastanın özelliklerine göre belirlenir. Memenin sadece etkilenen kısmının alındığı yöntemler uygulanabildiği gibi, memenin tamamının alınması da gerekli olabilir. Memenin alınmasından sonra onkoplastik cerrahi işlemleri ile memeye estetik görünümü yeniden kazandırılır. Koltuk altı lenf bezlerine yönelik işlemler de hastalığın evresine bağlı olarak değişmektedir. Bugün pek çok hasta da koltuk altı lenf bezlerinin ameliyat ile çıkarılmasına gerek kalmamaktadır. Cerrahi girişim sonrasında tedavinin tamamlanması ve kanserin yeniden oluşmasının önlenmesi amacıyla ilaç, hormon ya da radyasyon tedavisi önerilir. Bu tedavilerin hangilerinin uygulanacağı kanserli bölgede büyüklük, cins, yayılım gibi özelliklerine göre belirlenir.