Marita Lorenz henüz 20 yaşındayken babasının kaptanlık yaptığı lüks bir tekne Havana açıklarına demirlediğinde Castro ile 1959 Şubatı'nda, Küba'da Batista rejimi henüz devrilmişken tanışır.

Lorenz'in babasının teknesine bira içmek ve gemiyi ziyaret etmek için binen Castro, Marita Lorenz'in dudaklarına romantik bir öpücük kondurmadan inmez. Ayrılırken gizlice öpüştüğü Marita'ya ise, ‘‘Gel benimle Küba için çalış, ben Küba'yım ve sen de Küba'nın kraliçesi olacaksın’’ der. Bununla kalmaz, Marita'yı almak üzere New York'a bir uçak gönderir.

Marita Lorenz, Havana'daki Hilton otelinin 24. katında kendisini Commandante Fidel'in aşk mahkumu gibi hissetse de halinden memnundur. Fakat zaman ilerledikçe yaşadıkları olaylar onun hayatını muazzam bir şekilde değiştirir. Fidel Castro'nun çocuğuna hamile olan Lorenz içkisine uyuşturucu katılarak uyutulur ve bir sabah uyandığında karnını dümdüz, kendisini de kanlar içinde bulur. Bu olayın ardından ülkesine döner ve Castro'yu zehirleme görevi üstlenen bir ajana dönüşür.

Fidel Castro'nun kaç çocuğu olduğu bilinmiyor fakat kendisi bir röportajında bir düzine çocuğu olduğunu dile getirmiş.