İnsanın önce kendine güveni olmalı. Ne giymiş olursanız olun kimin için giymiş olursanız olur, önemli olan dik bir duruşa sahip olmak. Giydikleriniz marka olmak durumunda da asla değil, eğer siz o kıyafetlerin içinde kendinizi bir prenses olduğunuza inandırırsanız. Bu yüzünüze, gülüşünüze, konuşmanıza her şeye yansıyacaktır ve emin olun bakışlar hep üzerinizde olur!!! ‘Bir erkek bana çok güzel olmuşsun dediğinde değil, bir kadın bana nefretle baktığında anlarım, çok güzel olmuşum! ‘ Bu lafa bayılıyorum. Geçtğimiz günlerde Fransız sarayında bir davete katıldım. Konuştuğumuz hemen hemen her şey tecrübeyle sabit. Hem işimin bir parçası olduğundan hem de sevdiğimden gözlem yapmayı severim. Bu konuya uygun o kadar çok durumla karşılaştım ki... Daha salona adım atar atmaz –özellikle yaşıtım hanımlar- bir çoğu, sözde çaktırmadan, baştan aşağı gözlerini üzerimde gezdirdi. Umarım tatmin olmuşlardır. Aynı şekilde karşılık vermekten kendimi esirgemedim elbette..

Eğer bir erkek size bakıyorsa tebrikler! Sevinebilirsiniz, sizi beğendi veya hoşlandı. Emin olun asla sizin kıyafet,takı ve saç-makyaj uyumunuza bakmıyor ve bununla ilgilenmiyor. Çok kötü değilse tabii. Bu konuda hiç bir erkek sizi hiç bir kadın kadar incelemez, inceleyemez.çünkü öyle bir yeteneği yoktur. Modacı değilse tabi. Biz kadınlarsa bunun için tam bir donanıma sahibiz. Netice de biz kadınlarda herkes gibi ilk olarak giyinmek için giyiniyoruz! Sonrası mı? Sonrası, kadın olmak zor iş. İyi görünmeyi hepimiz seviyoruz. Görünüm çok şey demek olabilir ama asla her şey demek değil! Bu da başka bir tartışma konusu aslında, karşı cinsten biriyle ilk karşılaştığımızda, ilk olarak kılık kıyafetine bakarız, hatta bu bizim karşı tarafa karşı davranışımızın belirleyicisidir. Çünkü dışını beğenmediğimiz birşeyin içini meraketmeyiz. Fırsat bile tanımayız, onu muhattap almayız, ilgilenmeyiz. Ön yargılı davranmak istemeyiz belki fakat anlık yaşadığımız durumlar karşısında bunu pek düşünmeyiz. Kim bilir? Bu yüzden ne kaybettik ya da kazandık!