Yazısına Alain de Botton’un Statü Endişesi adlı teorisine değinerek başlayan Birsel, sosyal paylaşım platformları hakkında hepimizin düşündüğü ama dile getirmediği düşüncelere tercüman olmuş. Elmaelma.com okuyucuları için Gülse Birsel’in yazısından kesitler derledik...
7 2
'Ne şahane hayatlarımız var Instagram’da değil mi? Pürüzsüz ciltlerimiz, şahane tatillerimiz, arkadaşlarımız eşliğinde, kahvenin yanında lokum keyfiyle, manzaralı fonlarda gülümseyerek, hayat geçip gidiyor… Ki sanırım bu anlar, normal bir insanın hayatında yılın 25-30 gününe filan tekabül ediyordur! O zaman niye?
7 3
Alain de Botton, Statü Endişesi’nde şunları anlatır: Başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü korkusu ve başarısızlığımızın toplum tarafından acımasızca yargılanacağı hissi, insanoğlunda evrensel bir endişe yaratıyor. Bunun için güzel, başarılı, zengin olmak, şık evlerde oturmak istiyor, bunlara mecbur hissediyoruz. Tabii kendi çevremizin standartlarıyla. Yani diyelim ki ayda 4000 TL maaş alıyorsunuz. Eğer etrafınızdakiler ortalama 2000 TL alıyorsa, havanızdan geçilmez, içiniz bu konuda rahattır. Ama aniden tüm tanıdıklarınız 6000 TL kazanmaya başlarsa, kendinizi felaket hissetmeye başlayabilirsiniz.
7 4
Instagram, her şeyden once bu statü endişemizin biraz üstesinden gelmemize yarıyor. Evimizin en güzel köşesini, para biriktirip aldığımız marka elbiseyi, yeğenimizin düğündeki en makyajlı ve rötuş sayesinde en ince halimizi, kırk yılda bir gidebildiğimiz pahalı bir kebapçıdaki neşeli fotoğraflarımızı instagrama koyup, kendi imkanlarımız ölçüsünde, sanal da olsa ‘havalı’ bir hayat yaşıyor gibi yapıyoruz. Çevremizdeki hiç kimseden, çok şükür ‘eksik kalmadan!’’
7 5