25 Ocak 1882 tarihinde İngiltere'nin başkenti Londra'da hayata gözlerine açan İngiliz feminist yazar Virginia Woolf, 1905 yılında yazmaya başlamıştır. İlk eseri ve annesinin ölümünü yenmesiyle ilgil olani Voyage Out (Dışa Yolculuk) kitabını 1915'te okuyucuların beğenisine sunan İngiliz yazar, dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı.
Bu eserin ardından adını duyuran Woolf, 1919 yılında ikinci kitabı olan Gece ve Gündüz'ü çıkardı. Roman türüne yaptığı özgün katkılarla edebiyat tarihinde oldukça önemli bir yer edinen Virginia Woolf, aynı zamanda çok önemli bir eleştirmendi. 1925 yılında piyasaya sürülen Mrs. Dalloway adlı kitabı, ünlü yazarın adıyla birlikte anılacak ‘bilinç akışı tekniği’nin en başarılı örneği olmuştur.
Virginia Woolf feminist literatürde önemli yeri olan ve bugün feminist çalışma yapanların düşünsel kaynak olarak eserlerinden faydalandığı önde gelen yazarlardan bir tanesidir. Feminizmle ilgili görüşlerini öğrenmek için genellikle Virginia Woolf’un 'Kendine Ait Bir Oda’sına bakılır. Burada akıcı bir dille, iyi yazar olabilmeleri için kadınların kendilerine ait bir odalarının olmaları gerektiğini savunur ve kadın özgürlüğü için en temel çözüm noktasının ekonomik özgürlükten geçtiğini vurgular.
Virginia Woolf'un 'Kendine Ait Bir Oda' adlı romanından alıntılarla derlediğimiz galerimizin, henüz bu olağanüstü yazarla tanışmamış olanlar için bir bahane yaratmasını umuyoruz. Erkeklerin kadınlara bıkıp usanmadan tekrarladıkları ‘ezeli’ ve de ‘ezici’ bir soru vardır: "Bizler kadar düşünme yeteneğiniz olduğunu ileri sürüyorsunuz. Madem öyle, neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız?"