Davet aldın mı? - Almaz mıyım? Hepsinden! Dil sorunum olmasa, çıkacağım. Reklam teklifleri yağıyor. Avustralya’da duvar resimlerim yapılıyor. Tamam, benim de hedeflerim vardı. İlk işe başladığımda, “Türkiye’nin en iyisi olmaya çalışacağım!” diyordum. Dubai’yi açtıktan sonra, “Ortadoğu’nun en iyisi!” dedim. Ama bu kadarını ben bile hayal edememiştim! Yeni hedeflerin? - Avrupa’nın hatta dünyanın en iyisi olmak diye bir durum var artık! Bir buçuk aya kadar Doha’da, sonra sırasıyla Londra ve New York’ta restoran açacağız. Çalışmaya devam. Çünkü benim asıl işim şov değil, et. Ette iyi olduğum için bütün bunlar oluyor. Fakat sadece işimi iyi yapmam da yeterli değil. Artık öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, yaptığın işin bir hikâyesi olması gerekiyor. O hikâyeyi satman gerekiyor, insanları büyülemen, ilgilerini çekmen gerekiyor. Hepimizin kendimizden bir marka yaratmamız gerekiyor. Yoksa kimseye ekmek yok! İnanılmaz bir rekabet var, sıyrılmanın yolunu bulacaksın.
26 4
Kim ne derse desin, seninki bir başarı öyküsü. Peki sence, neden sosyal medyada bir mesajın milyonlarca paylaşılıyor? Neden milyonlarca insan seni takip ediyor? - Çünkü yapılmamış bir şeyler gösteriyorum. Orada, etle birtakım numaralar çeken bir adam görüyorlar. Ama el becerilerimi filan da görüyorlar. Bir de role giriyorum, karizmatik havalar basıyorum, kendimle dalga geçiyorum. E, hoşlarına gidiyor. Fark yaratıyorum yani. Millet, zaten oyalanacak bir şey arıyor, “Dur bakayım Nusret ne paylaşmış, biraz gülelim!” diyor. Seninle dalga geçilmesi, ti’ye alınman canını sıkmıyor mu? - Yok canım. Ben de kendimi ti’ye alıyorum. Ne var bunda? Dünyadaki pek çok insan da kendisiyle dalga geçiyor. Bizim ülkemiz kasıntı dolu. Sosyal medyanın bu kadar ciddiye alınacak bir tarafı yok.
26 5
Bir sosyal medya ekibin mi var? O videoları kim çekiyor? - (Gülüyor) O anda bizim garsonlardan hangisi boştaysa, o çekiyor. Fikri buluyorum, birinin eline telefonu veriyorum, çekiyor. Benim menajerim yok, PR’ımı yapan yok, akıl danıştığım biri yok, her bi haltı kendim yapıyorum.
26 6
Bu geldiğin noktayı nasıl değerlendiriyorsun? - “Nusret” deyince, “Türkiye” diyorlar. Bu hoşuma gidiyor. Bir Türk kasabı olarak, sunduğum etle, bir dünya markası olmak istiyorum. Eskiden insanlar, “Ben kasabım!” demeye utanırlardı. Şimdi herkes kasap olmak istiyor. Bu da hoşuma gidiyor. Ben garsonlarıma diyorum ki, “Sizden ilk beklentim, işinizi iyi yapmanız, çok iyi yapmanız! Bu, olmazsa olmaz! Ama sonra şu: Sıradan olmayın. Hepiniz, birbirinizden farklı olun. Kendinizden karakterler yaratın. Tertemiz olun ama isterseniz saçınızı uzatın, küpe takın, ilginç bıyık bırakın. Bir tarzınız olsun!” Bizim ekip böyle...
26 7