''KIZ ÇOCUĞU OLMAK TEHLİKELİDİR''
Dehşet ve kabus dolu üç yılın ardından, farkında olmadan bir karar verir: "Kız çocuğu" olmak tehlikelidir, kızların başına, kız oldukları için kötü şeyler gelebilir, "erkek çocuklar" ise ona göre, daha güçlüdür. Ağabeyleri gibi... Yavaş yavaş eteklerden ziyade ağabeylerinin pantolonlarını giymeye başlar. Onları taklit eder, onlar gibi güçlü olmak ister... Büyüdükçe farkında olmaksızın erkeksi davranışla ve güçle kendini koruyabildiğini görür. Kadınsı olan her şeyi küçümser. Saç makyaj güzellik onun için hava cıvadır. O beyni, yetenekleri ve karakteriyle sevilmek ve saygı görmek ister.
''ÇOK UZUN YILLAR O ACIYI YOK SAYDIM''
Yıllar yılları kovalarken o içindeki küçük yaralı kız çocuğunu ve narin kadını bir kafese kapatır üstlerine duvarlar örer. Seslerini duymamak için de zihninde şahane bahaneler üretir. Ta ki atılan bir şevkat tokadı ile kalbindeki ve içindeki tüm duvarlar parçalanana kadar... Bu hikayeyi konuşabilmem çok uzun zamanımı aldı. Çok uzun yıllar o acıyı yok saydım... Sonra yavaş yavaş içtenlikle yapılan her kadın sohbetinde yalnız olmadığımı gördüm. Çocuk yaşta tacize uğrayan birçok kız kardeşim benzer stratejiler geliştirmiş hayatta kalmak ve başa çıkabilmek için.
ACIYI KABULLENDİM,DİRENMEKTEN VAZGEÇTİM
Benim için kendi içimdeki hapishaneden o küçük kızı ve o zarif kadını kurtarma operasyonum, hayatın karşısındaki incinebilirliğimi savunmasızlığımı kabul ederek başladı. Acıyı kabul ettiğimde ve direnmekten vazgeçtiğimde içimde başka bir güç buldum. Stratejiyle, akıl veya yetenekle elde ettiğim güce hiç benzemiyordu ama bu güç... Kaynağı zeka değil kalpti çünkü... Artık kadın olmaya hakkım var. Artık "güzel" bir kadın olmaya da hakkım var. Artık içimdeki küçük kız çocuğunu avutabilir ve onu koruyabilirim. Çünkü artık -şükürler olsun ki- asıl gücüm aklımdan değil, kalbimden geliyor... Güzel kız kardeşim, canım hemşirem: Acını kabul et ve içinden geç o cehennemin, bil ki senin suçun değildi, bil ki sana o şiddeti yaşatandan çok çok daha güçlüsün, devam edebildiğin ve hayatta kaldığın için. Ve bil ki en büyük acın, en güzel en büyük gücün olabilir. Eğer istersen... Kalbi kanamış bütün kız çocuklarının gözlerinden öperim..."
YEŞİM CEREN BOZOĞLU KİMDİR?
29 Temmuz 1974 yılında Ankara’da dünyaya gelen Yeşim Ceren Bozoğlu, oyunculuğun yanında aynı zamanda yönetmen, seslendirme sanatçısı ve eğitmendir. Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Oyunculuk Bölümü mezunu olan Bozoğlu, oyunculuk kariyerine tiyatro ile adım atmıştır. Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk bölümünü mezunudur. Mezun olduğu yıl oynadığı tek kişilik “Kadınlar” adlı oyun ile yılın genç kadın oyuncusu seçilmiştir. Devlet Tiyatrosu, Şehir Tiyatroları, Duru Tiyatro gibi topluluklarda yer alan sanatçı, yönetmenlik de yaptığı tiyatro oyunlarının yanı sıra çeşitli sinema ve dizi filmlerde rol almaktadır.