Los Angeles - ABD (Californication)
Californication bir romancının, Hank Moody'nin hikayesiydi. Ama o alıştığımız edebiyatçılardan epey farklıydı. İnişli çıkışlı hayatı, kadınlar üzerindeki dayanılmaz cazibesi, tüm bunların yanı sıra hayatının aşkı Karen'a geri dönme çabaları ve yitirmediği kara mizacıyla Hank Moody 2007-2014 yılları arasında bize kahkahaları, gözyaşlarını ve yatak odası dürtülerini kapsayan hisler armağan etti. Dizi boyunca California eyaletinin her kentini, bir ara Miami'yi, zaman zaman da New York'u yaşadık. Ama dizi genel olarak Los Angeles'a, özellikle de Venice Beach'e övgü niteliğindeydi. Californication, Los Angeles'ın her daim polaroid görünümlü güneşli havasını o kadar iyi yansıtmıştı ki, 7 sezon boyunca içimizden bir farı kırık 97 model Porsche almak, yollarda apansızca araba sürmek gelmişti.
Londra - İngiltere (Sherlock)
Sir Arthur Conan Doyle'un 1887'de yarattığı Sherlock Holmes karakterlerinin 2010'lar dünyasına uyarlanmış halleri o kadar iyiydi ki, aralarına yıllar giren sezonları tekrar tekrar izledik, büyük fanı olduk, ve bu sayede dizide Dr. Watson'ı oynayan Martin Freeman'ın Bilbo Baggins rolünü kapmasına da yardımcı olmuş bile olabiliriz, kim bilir? Londra'nın garip bir şekilde hem kasvetli, hem de parıltılı halini Sherlock ve John'un maceralarına meze yapan dizi, birçok sahnede ''Ne elegant bir şehir kardeşim!'' diye düşündürdü hepimize. Hem itiraf edelim, hangimiz Londra Westminster'da yer alan Baker Sokağı 221B numaralı evi görmek, en azından sokakta azıcık dolaşmak istemedik ki?
New York City - ABD (How I Met Your Mother)
8 sezon boyunca Ted Mosby'nin çocuklarının annesi olacak kadını merak ettik durduk... ''Robin Ted'e aşık olur mu acaba?'' diye düşünürken, bir de baktık TV dünyasının en acayip karakterlerinden biri olduğunu düşündüğümüz Barney Stinson kaptı Kanadalı güzeli. Dokuzuncu sezon geldiğinde anneyle tanıştık, çok da sevdik. Dizinin final bölümünü öyle yapmasalar iyiydi, ama sonuçtan ziyade süreç önemlidir diye düşündük ve How I Met Your Mother'ı her daim bağrımıza bastık. Dizi New York City'de geçiyordu, Ted'in epey 'nerd' replikleri sayesinde Empire State Binası hakkında tüm ayrıntılara hakim olduk, Barney sayesinde kentteki tüm striptiz kulüplerin isimlerini öğrendik, hattâ Marshall sayesinde Minnesota'yı bile gezdik...
Floransa - İtalya (Da Vinci's Demons)
Rönesans'ın en büyük dehalarından biri, yarattığı eserler bugün bile yüzlerce sırrı gizliyor, icatlarının taslakları halâ mucitlere ilham kaynağı olmaya devam ediyor... Leonardo Da Vinci. Böylesine görkemli tarihsel bir karakteri alıp gençliğine gitmek, onu yakışıklı bir kahramana dönüştürmek, ve hattâ ucu Güney Amerika kıtasına kadar uzanan bir özgeçmiş eklemek? İngiliz Fox ve Amerikan Starz firmalarının bu ortaklığı da hakikaten harika bir sonuç doğurdu, Da Vinci's Demons ortaya çıktı. Başrolünde Bafta Ödüllü aktör Tom Riley'i barındıran Da Vinci's Demons'da Rönesans dönemi Floransa'sını, zaman zaman da Roma'yı en ince ayrıntısına kadar gördük, diziyi izleye izleye kentleri sokaklarına kadar ezberledik...