İnsanın içinde tam bir barış, uyum, huzur sağlaması bir hayal mi? Maalesef 70-80 yıllık bir ömürde insan içindeki birliği pek de sağlayamıyor. İçinde sürekli kaos, yani karmaşa yaşayan insan için birini sürekli sevmek bile mümkün değil neredeyse…
Aşıkların sürekli sevgi-nefret ikileminde dolaşmalarını bir kenara bırakalım, hatta anne ve çocuğu arasındaki duygular bile pozitif ve negatif kutuplar arasında sallanıyor. Bir gün anne çocuğuna oyuncak alarak sevgisini gösterir, bir sonraki gün çocuk ödevini yapmaz ve çocuğa kızararak sözel şiddet uygular. Dünkü pozitif duygu bugün yerini negatife bırakmıştır.
Dünyevi düzeyde yaşıyorsanız içinizdeki kaos asla bitmeyecektir. Çünkü dünyevi düzey ikiliklerin düzeyidir. Burada her şey kendi zıttı ile vardır. Yani sevgi varsa nefret de var. Sevdiğinizi bir gün gelir nefretle anabilirsiniz.
Dünyevi düzeyde her şey, her olgu iki zıt kutup arasında sallanır. Gece-gündüz, güzel-çirkin, iyi-kötü, manevi-maddi, başarı-başarısızlık, şefkat-şiddet, sevecenlik-öfke, barış-savaş… Bu ikilikleri yaşamın her alanında görebilirisiniz. Bir sarkaç düşünün. Her olgunun iki zıt kutbu sarkacın her iki yanında ve siz de o sarkacın ucundasınız.
Sarkaç her sallandığında siz de bir kutuptan diğer kutba doğru sallanır durursunuz. Sarkacı sallayan ise karma, yani kaderdir. Bu yaşamın dinamiğidir. Dünyevi düzeyde bu sarkaçtan kurtulmak neredeyse mümkün değildir. Çünkü karma, yani kader bu şekilde kendini gerçekleştirir.
İkilikler düzeyinde yaşıyoruz. Bu ikilikleri görmek, onları fark etmek yaşamı kısmen kolaylaştırabilir. Kişi yaşamı anlamaya başlar, boş mücadelelere girmez. Barış varsa ardından savaş geleceğini, savaşın içinde ise barışa doğru ilerlediğini bilir.
“Dünyevi düzeyde zevkten sonra acı, sevinçten sonra hüzün, mutluluktan sonra keder gelir. Yalnızca dünyevi düzeyi aşmış insan bu düalitelerin yarattığı çalkantılardan kurtulur” Büyük Üstad Akif Manaf, Özlü Sözler 3.Kitap
Kader insana düz bir yaşam çizgisi çizmez, aksine dalgalar yaratarak kişiyi o yandan bu yana sallar durur. O yüzden kişinin kendi içinde bir sükunet, duygularında istikrar, düşüncelerinde sabitlik araması boşunadır. Dünyevi yaşam asla sabitlik içermez, sürekli dalgalanır.
Evrendeki yaşam dinamiktir, bu yüzden kişi de dinamik bir yaşama sahiptir. Dinamizm iki zıt kutup arasındaki harekete dayanır. Bu hareket sarkacın iki kutup arasındaki sallantısıdır. Yani sonuç olarak kişi bu evrende, dünyevi bilinç düzeyinde huzur bulamaz.
Geçici huzur anları yakalanabilir elbette, ama bunlar kişiyi tatmin etmeyecek kadar kısa ve yüzeysel olacaktır. Zaten sürekli iki zıt kutup arasında sallanmaya alışmış bireye de derin bir huzur zaman zaman fazla gelebilir. Rahat batabilir…
Gerçek huzur, mutluluk, koşulsuz sevgi gibi dünyevi düzeyin ötesine ait hallere ulaşmak için kişinin ikilikleri aşması, bunların ötesine geçmesi gerekir. Yani genel tabiriyle birlik bilincine ulaşması gerekir. Bunun için de tabi ki kaderin sarkacından kurtulmalı birey. O sarkaç duracak ve kişi sarkaçtan özgürleşecek.
Peki kader sarkacı nasıl durur, ya da durdurulur? Bu bilgi Orijinal Yoga Sistemi’nde veriliyor; kişi tekamül etmeli. Tekamülün başlangıç noktası düzenli Orijinal Yoga Sistemi’ni uygulamak ve evrensel bilgileri içeren Büyük Üstadın kitaplarını okumaya başlamak.
Pratik uygulama ve teorik bilgilenme beraber yürümeli. Bu iki bacaklı bir sistem, birini eksik bırakırsanız tekamül topallar. Başlangıçta tabi ki kişinin eğilimine göre biri diğerine göre daha hızlı olabilecektir. Bu normal, ama zamanla pratik ve teorik beraber yürümeye başlayacaktır.
Orijinal Yoga Sistemi sayesinde birey dünyevi düzeyde bir birey olmaktan çıkıp evren düzeyinde bir birey olma yoluna girer. Kişi ikilikler dünyasından çıkıp, birlik düzeyini fark etmeye başlar.
Böyle bir kişi evrenin işleyişini anlamaya, evrensel yasaları görmeye, idrak etmeye başlar. Bu idrake ulaşan kişi ise kendiliğinden evrensel yasalara göre yaşar. Evrenle uyumlu hale gelir. Bu uyumu yakalayan kişinin içindeki kaos sona erer ve yerine kozmos, düzen gelir.
Böyle bir birey dünyeviliğin ötesindeki huzuru, gerçek mutluluğu, koşulsuz sevgiyi yakalar. O artık dünyevi bir insan olmaktan çıkıp evrensel bir insan olur. Hiçbir ikilik onu etkilemez, o artık tüm ikiliklerin ötesindeki müthiş birliğin içindedir.
“Evren kendi içinde işleyen bir mekanizmadır. Eğe o mekanizmanın prensiplerine göre hareket ederseniz istediğiniz her şeye sahip olursunuz” Büyük Üstad Akif Manaf, Özlü Sözler 1.Kitap
Şems Uzuneser
Yoga Academy Antrenörü
www.yogaacademy.com.tr
"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."