Yaşam sürekli eylemde bulunduğumuz, içinde durağanlık olmayan bir akış şeklinde kesintisiz devam ediyor. Her gün büyük ya da küçük diyebileceğimiz onlarca eylemde bulunuyoruz ve başımıza da onlarca şey geliyor.
Bir duygu, bir düşünce bir eylemde bulunmamıza neden oluyor, sonra o eylem bazı sonuçlar ortaya çıkarıyor. O sonuçlar başka duygu ve düşüncelere neden oluyor. O duygu ve düşünceler de yeni eylemlere neden oluyor. Sonra o eylemlerde başka duygu ve düşüncelere neden oluyor ve sonra onlarda başka eylemlere.
Yani aslında yaptığımız en küçük hareket bile yeni hareketleri tetikliyor ve her hareket bazı sonuçların ortaya çıkmasına neden oluyor. Sonra o sonuç bir başka hareketin nedeni oluyor ve o nedenin de başka sonuçları ortaya çıkıyor. Buna neden- sonuç zinciri deniyor ve yaşamın içinde kesintisiz devam ediyor. Bizler bu anlamda yaşamın sürekli tetikleyicileriyiz. Her yaptığımız eylem neden-sonuç zincirinin bir halkasını oluşturuyor.
Evrenin işleyişi evrensel yasalar sayesinde olmaktadır. Bu yasalardan bir tanesi de karma, diğer adı ile kader yasasıdır. Bu yasa kısaca ne ekersen onu biçersin şeklinde açıklanabilir. İnsan eylemleri ile ektiği her şeyi biçmek zorundadır. Karma, mekan ve zaman birlikte çalışır. Yani ekilen her eylem, belirli bir zamanda ve belirli bir mekanda biçilmek zorundadır.
Karma yasası budur. Bu yasaya göre insan her eyleminden sorumludur ve bu sorumluluktan kaçamaz. İnsanları kandırsa, dünyevi adaletten kaçsa bile evrensel adalet yasası olan karma onu yakalar ve ektiklerini biçtirtir. Genel insan için karma yasası akla sığmayan, muazzam bir düzen ve kesinlik içerir.
Değişmez karma yasası herkes için aynı şekilde çalışır, hiç kimse onu aşamaz. Çoğu insan karma yasasının farkında bile değildir, başına gelen beklenmedik şeyleri şans ya da tesadüf olarak yorumlar. Oysa artık bilim insanları da kabul etmişlerdir ki, evrende tesadüf veya şans yoktur. Her şey neden-sonuç zincirine dayanır.
Bu konuda Büyük Üstad Akif Manaf’ın “Kader Nedir ve Nasıl Kaderin Efendisi Olunur?” (2012, Şira Yayınları) kitabında şöyle denmektedir.
“Kader şu anlamda değişmezdir: Eğer insan kendini geliştirmek istemezse, tekamül etmek için çabalamazsa o zaman sadece ektiklerini biçecektir ve biçerken tekrar aynı şeyleri ekecektir ve başına aynı şeyler gelecektir, aynı hataları tekrar tekrar yapacaktır ve hayatındaki hiçbir şey değişmeyecektir.”
Bazı insanlar kaderlerini kendilerinin kontrol ettiğini düşünür. Oysa bu insanlara baktığımızda bedenlerini, alışkanlıklarını, isteklerini bile kontrol edemediklerini görürüz. Bu insanlara sindirimini durdur ya da bir alışkanlığını bırak dediğinizde genelde yapamazlar ama büyük bir güvenle “kaderimi ben kontrol ederim” derler. Farkındalığı gelişmeyen hiç kimse kaderini kontrol edemez.
Orijinal Yoga Sistemi’nde kaderi kontrol etmek onu aşmaktır. Burada kontrol etmek için bir çaba yoktur, kontrol kendiliğinden ortaya çıkmakta ve aslında kader kontrol edilmemektedir. Karma yasasının temeli olan eylemler, farkındalığın gelişmesi ile kendiliğinden kontrol altına alınmakta ve böylece kader aşılmaktadır.
Karma Sanskrit dilinde “eylem” demektir, yani eylem yasasıdır. İnsan ancak eylemlerini kontrol altına aldığında kaderini aşabilir. Karma yasası öyle çalışır ki insan her eylemi ile ektiğini, zamanı ve yeri geldiğinde biçmek zorundadır. Yani suya girersen ıslanırsın, yargılarsan yargılanırsın, canlılara zarar verirsen zarar görürsün…
Kaderi aşmak için önce kaderi anlamak gerekiyor. Karma yasasına göre insan hak etmediği hiçbir şeyle karşılaşmaz, ya da hak ettiği her şeye kavuşur. Bu anlamda baktığımızda başımıza gelen kötü şeylerin ya da iyi şeylerin hepsi bizim eylemlerimizin sonuçlarıdır.
Yaşamın her anında sürekli bir şeyler yapıyoruz ve bir şeylerle karşılaşıyoruz. Yaşam ardı ardına ortaya çıkan hareketlerden oluşuyor. Bu durumda kaderi kontrol etmek insanın eylemlerini kontrol etmesine bağlıdır. İnsan eylemlerini kontrol ettiğinde ancak kaderini de kontrol edebilir. Fakat eylemleri kontrol edebilmek için öncelikli olarak eylemleri tetikleyen duygu ve düşüncelerin kontrol edilmesi gerekir.
Bu da farkındalığın gelişmesi ile mümkündür. Farkındalık geliştirilmelidir. Orijinal Yoga Sistemi düzenli uygulandığında farkındalık kendiliğinden gelişmeye başlar. Kişi kendi içsel ve dışsal dünyasının farkına varmaya başlar. İçteki kişiliği ile yüzleşmeye ve onu tanımaya başlar.
Derin gevşeme teknikleri ile içteki kişiliğinin farkında vardıkça duygularının ve düşüncelerinin de farkına varmaya başlar. Onların nereden kaynaklandığını ve nasıl ortaya çıktığını keşfeder. Bu, içteki kişiliğin keşfedilmesidir. Daha sonra bu içteki kişilik dıştaki kişilikle birleşmeye, bütünleşmeye başlar. Kişi içinde ve dışında aynı kişi olur.
Duygularının ve düşüncelerinin farkında olan ve onları pozitifleştiren bireyin eylemleri de farkındalıklı ve pozitif olacaktır. Negatif bir eylemde bulunma dürtüsü gelse bile kişi o dürtüyü fark edecek ve onu eyleme dönüştürmeyecektir.
Farkındalığı gelişen insan olayların gidişatını, neden-sonuç zincirini net olarak görmeye başlar. Gerçekleşen her olayın nedenini ve olası sonuçlarını görür. Ve ona göre hareket eder.
Kaderi aşmak ya da kontrol etmek budur. Orijinal Yoga Sistemi’ni düzenli uygulayarak siz de kaderin zincirlerinden kurtulabilir ve kaderinizi aşabilirsiniz.
Büyük Üstad Akif Manaf Kader kitabını şöyle bitirmektedir:
“Gerçek fatih kaderini fethetmiş insandır. Kaderini fethetmiş insan evreni fethetmiş insandır. Bundan daha büyük huzur ve mutluluk olamaz. Bu huzuru ve mutluluğu tadabilirsiniz, kaderin sizi engellemesine izin vermeyin. Kaderinizi siz belirleyin ve bu gezegenin kaderini siz yazın!!!”
Şems Uzuneser
Yoga Academy Eğitmeni
www.yogaacademy.com.tr
https://www.facebook.com/pages/Yoga-Academy/155455811146419
"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."