Bütün bir yıl çalıştıktan sonra iyi bir tatili hepimiz hak ediyoruz. Tam da yaz geldi, deniz, kum, güneş üçlüsü ile şöyle tembel ve uzun bir tatil…
Böyle bir tatilin tüm yılın yorgunluğunu alacağına, kendimizi iyice dinlenmiş ve yenilenmiş hissedeceğimize inanırız. Her ne kadar tatilden sonra her şey aynı hamam aynı tas olsa da en azından tatil boyunca her şeyin değişeceğini, hiç bir şeyin aynı olmayacağını hayal etmek hoşumuza gider.
Tatilde insan farklı olmak ister. Hatta sadece tatillerde giyilebilecek giysiler vardır. Biraz marjinal, çok renkli, dekoltesi bol, uçuk kaçık giysilerdir bunlar ve sadece tatilde giyilir. Sadece aşk romanları okunur, bol bol dans edilir, diyetti rejimdi kimse takmaz, bol kahkaha bol eğlencedir tatilin amacı.
Sıradan yaşantımızdan oldukça farklı geçirdiğimiz bir zamandır bu, bir hafta ya da biraz daha uzun ya da kısa. Ama kesinlikle normalden farklıyızdır tatil boyunca. Normalde yapmayacağımız birçok şeyi tatilde yaparız. Neden böyle olur tatiller? Neden normalden farklı yaşamak isteriz, farklı giyinir, farklı şeyler yaparız?
Çünkü normal dediğimiz yaşantımızda her şey kurallarla belirlenmiştir. Bunlar ailenin kuralları, işyerinin kuralları, çevrenin kuralları olabilir ama aslında en acımasız ve katı olanlar bizim kendi zihnimizdeki kurallardır.
Zihnimizde yarattığımız yaşam kurallarımız vardır, bu kurallar bizim kendi hapishanemizi oluşturur ve maalesef bu hapishaneden çıkmak da kolay değildir. Çünkü dışarıdaki kuralları biliriz, onları görürüz, farkındayızdır. Onları kabul ederiz ya da etmeyiz ama onların ne olduğunu biliriz.
Fakat kafamızın içindeki kuralları genelde görmeyiz, bilmeyiz. Kendi hapishanemizde yaşamaya o kadar alışmışızdır ki bir hücrede yaşadığımızı bile unuturuz. Sınırlarımız ve yaşamımız belirlidir.
Gerçek bir hapishanede yaşayan kişi dört duvarı, parmaklıkları, tavanı görür ve bir hapishanede olduğunu bilir. Oysa zihin hapishanesinde yaşayan nerede yaşadığını bilmez. Kendi zihinsel kalıplarımızla ördüğümüz duvarları görmeyiz. Onlar kafamızın içindedir ve tüm yaşantımızın sınırlarını belirlerler.
Ta bebeklikten itibaren oluşmuş bu zihinsel kalıplar bizimle özdeşleşmiştir, çoğu zaman onların farkında bile olmayız. Nasıl yemek yememiz gerektiğinden tutun da nasıl giyinmeliyiz, kim olmalıyız, neye inanmalıyıza kadar hemen her konuda kafamızın içinde binlerce kalıp vardır.
Nasıl giyinmeliyiz diye sorsa biri hemen şöyle giyinmeliyiz, böyle giyinmeliyiz diye onlarca kaide sayabilirsiniz. Nasıl konuşmalı, nasıl bir kariye sahip olmalı, nasıl sevmeli, nasıl yardım etmeli… hemen her şey için nasıl sorusu vardır kafamızda ve bu soruların her birine vereceğimiz onlarca da cevap.
Bu kadar kurallı bir yaşam yaşayınca doğal olarak insan bir hafta bile olsa kuralsız yaşama isteği duyuyor. O zihin hapishanesinden çıkmak ve kısacık da olsa bir süre özgür olmak istiyor. Kontrolsüz bir yaşam istiyor. Nasıl sorularını sormadığı, şöyle olmalı böyle olmalı diye cevaplar sıralamadığı, kurallarla sınırlanmış yaşamının dışına taştığı bir hafta.
Tatil işte bu yüzden çok önemli. Tatil sadece yemek, içmek, dans edip, gülüp coşmak değil daha çok kuralsız ve kontrolsüz olma şansıdır birçok insan için. İnsanın kendi kurduğu zihin hapishanesinden bir kaçıştır.
Ama sonuç olarak tatil ne kadar marjinal ne kadar süper olursa olsun kişi tekrar normal yaşantısına, hapishanesine dönmek zorundadır. Ve her şey yine aynıdır onun için. Tatil boyunca dönüşte her şeyin farklı olacağını düşünür ama hiçbir şey farklı olmaz.
Çünkü tatil nasıl geçerse geçsin kişiliği değiştirmez. Tatilden dönen kişi dinlenmiş, canlanmış, sakinleşmiş olsa da sonuçta tatile giden kişi ile aynıdır; kişinin inançları, kalıpları pek değişikliğe uğramaz tatil boyunca. Birey eğer tatil boyunca bir yenilenme, pozitif bir dönüşüm yaşamadıysa dönüşte bir şeylerin değişmesi çok zordur.
Zihinsel kalıpların, inançların değişmesi, özgürleşmesi sadece deniz, kum ve güneş üçlüsü ile pek mümkün değil. Tatilin kişiyi dönüştürmesi için klasik tatil anlayışından değişim, dönüşüm yaratan yenilenme ve sağlık getiren festival anlayışına geçilmelidir.
Bireyin kişiliğindeki donmuş, kalıplanmış, kararmış yanlarının canlanması, aydınlanması ve özgürleşmesi için Orijinal Yoga Sistemi bireyde pozitif yönde değişim, dönüşüm yaratır. Zihinsel kalıplarınızın ördüğü zihin hapishanesinin duvarlarını yıkmak bir festivaldir.
Yoga Academy festivallerinde yenilenme, sağlık, neşe, canlılık, bol eğlence, sağlıklı gıda ve bol bol Yoga var! Hamileler, çocuklar, gençler, yaşlılar ormanın coşkusuna katılmakta ve tüm doğa ile Yoga yapmanın keyfini yaşamaktalar. Festival boyunca vejeteryan beslenme vücutta oluşmuş kirliliği arındırır, toksinler atılır ve doğal bir detoks gerçekleşir.
Büyük Üstad Akif Manaf “Varoluş bir kutlamadır” diyor. Bu sözden yola çıkarak her Yoga Academy festivalinde müzik ve dansla varoluş kutlanır. Büyük Üstadla ve yüzlerce kişi ile beraber yapılan Yoga çalışmalarının verdiği yüksek enerji ile bu kutlamalarda coşku doruğa ulaşır.
Yoga Academy festivali tüm hayatınızın özgürlük, huzur ve barış içinde geçmesi koşulsuz sevgi ve mutluluğun içinizden fışkırmasıdır. Festivale katılın hayatınız festival olsun!
Şems Uzuneser
Yoga Academy Eğitmeni
https://www.facebook.com/pages/Yoga-Academy/155455811146419
"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."