Yüksek atım hızı, kanın vücuda iyi taşınmasını engelliyor, ritim bozukluğuna yol açıyor ve sonuçta kalp hastalıklarına yol açabiliyor. Uzun vadede hızlı atan bir kalp, noradrenalin (diğer adıyla norepinefrin) hormonunu daha fazla üretmiş oluyor. Noradrenalin, adrenalin gibi bedeni ve beyni eyleme hazırlayan organik bir kimyasal. Ayrıca kalp atışlarını hızlandırıp, vücudu strese sokuyor. Yüksek düzeyli noradrenalin, kan damarlarının daraltıyor ve zamanla elastikiyetlerini yitirmelerine yol açıyor. Öyle olunca da kalbin görevini yerine getirebilmek için zamanla giderek daha fazla enerjiye gereksinimi oluyor. Bu durum kalp krizine kadar varabiliyor.
7 5
Ancak bu konuda Sinüs Taşikardisi (Inappropriate Sinus Tachycardia – IST) olan insanlar istisnayı oluşturuyor. Bu kişiler sürekli olarak dakikada 100 atımdan yüksek kalp atışı ile yaşar. Normal insanlarda kalp ritmini hafifçe arttıran etkenlere çok fazla tepki verirler. Örneğin bir fincan kahve içmek, biraz merdiven çıkmak ya da strese girmek, kalp atışlarını aşırı yüksek düzeylere çekebilir.
7 6
Zahid, Sinüs Taşikardisi ’nin son derece az rastlanan bir durum olduğunu belirtiyor. İlginç olan ise sinüs taşikardisi olan hastaların kalbinde herhangi bir olumsuz etki gözlemlenmiyor. Bu durumla yaşamak zorunda olmak hiç kolay olmasa da, kişilerin kalbi bu durumdan hasar görmeyebiliyor. Kaynak:Bilimfili
7 7