Hepimizin severek tükettiği Türk kahvesinin insan sağlığına ne kadar faydalı olduğunu biliyor muydunuz? Türk kahvesinin çağımızın hastalığı olarak bilinen gut hastalığından koruduğu ortaya çıktı. Peki gut hastalığı nedir? Gut hastalığının belirtileri neler? Gut hastalığı olan kişilerin asla yememesi gereken besinler neler? İşte tüm merak ettiğiniz soruların yanıtlarını Romatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Meryem Can'dan öğrendik. İşte merak edilenler!
Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman ve 14. Louis gibi tarihteki ünlü isimlerin gut hastalığından muzdarip olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Can “Gut hastalığında ürik asit normal düzeylere indirilebilirse atakları önlemek mümkün olabilir. Diyet, gut hastalığında tedavinin önemli bir parçası. Obezite, yüksek kan basıncı, kronik böbrek hastalığı, aşırı beslenme ya da uzun açlıklar, alkol tüketimi, yüksek früktoz oranına sahip mısır şurubu içeren içecekler ve ilaçlar gut hastalığı riskini arttırıyor” dedi.
Ürik asit yüksekliği sık görülüyor
Şikayet yaratmayan ürik asit yüksekliğinin toplumda sıkça bulunduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Can, “Ancak ürik asidi yüksek olan kişilerin az bir kısmında gut gelişir. Ürik asidin düzeyi, gut hastalığı riski için belirleyicidir. Örneğin ürik asit düzeyinin 9 mg/dL üzerinde olan kişilerin 5 yılda yaklaşık beşte birinde gut gelişirken, ürik asit düzeyi 7-8 mg/dL olanlarda ise bu oran yüzde 3 düzeyinde kalır. Ayrıca yüksek ürik asit süresi uzadıkça da gut gelişme riski artar” diye konuştu.
Gut hastalığından korunmanın yolları burada saklı!
Gut hastalığından korunmak için önerilerde bulunan Doç. Dr. Meryem Can, “Obezite yani aşırı kilo, gut hastalığı riskini artırır. Bu nedenle gut hastaları ideal kilolarını korumalı, kilo fazlaları varsa düşük kalorili diyet yapmalı. Alkol kullanımı hem ürik asit yapımını artırır hem de böbreklerden atılımını azaltır ve kanda ürik asit düzeyinin artmasına neden olur. Bu nedenle gut hastaları alkol kullanmamalı. Öte yandan, früktoz ve früktozdan zengin bazı içecekler de ürik asit düzeyini ve dolayısıyla gut riskini artırır. Bunlar arasında aşırı kola ve portakal suyu tüketimi sayılabilir. Ancak diyet içecekler gut riskini artırmamakta. C vitamini alımının arttırılması, günde 2 veya 3 fincan Türk kahvesi tüketiminin koruyucu etkisi gösterilmiştir. Atak sırasında ve ara dönemlerde; 8 ila 16 bardak arasında günlük sıvı alınmalı. Bazı idrar söktürücü tansiyon ilaçları da kanda ürik asit düzeyini artırabilir. Bu ilaçlar, çok gerekli değilse başka tansiyon ilaçları ile değiştirilebilir. Aspirin kullanımı da ürik asit düzeyini artırabilir. Ancak tıbbi açıdan gerekli ise sadece ürik asidi düşürmek amacıyla aspirin kesilmemeli, ihtiyaç var ise devam edilmeli” ifadelerini kullandı.
Gut hastalarının bu yiyeceklerden uzak durması gerekiyor!
Gut hastalarının çeşitli gıdalardan uzak durması gerektiğini belirten Doç. Dr. Can, özellikle pürinden zengin yiyeceklerden sakınılmasını belirtti. Doç. Dr. Can, “Bunlar arasında sakatatlar, kırmızı ve beyaz et, şarküteri ürünleri, ördek, kaz, bıldırcın gibi av etleri, balık, kalamar, karides gibi deniz ürünleri yer alıyor. Ayrıca tereyağı, margarin, iç yağı, kuyruk yağı gibi hayvani veya katı yağlar, nohut, kuru fasulye, bezelye, mercimek gibi bakliyatlar, mantar, mayalı yiyecekler, boza da bu listede yer alıyor. Bunların haricinde kaymak, krema, mayonez, çikolata gibi çok yağlı yiyecekler, kızartmalar az miktarda tüketilmeli. Süt, proteinden zengin olmakla birlikte ürik asidi düşüren bir gıda. Bu nedenle süt ve süt ürünleri tüketilebilir, ancak az yağlı olmasına dikkat edilmeli. Bunun haricinde meyveler, sebzeler, fındık gibi çerezler, mısır, mısır ekmeği, beyaz ekmek, buğday unu gibi tahıllar, tarhana, şehriye, pirinç, makarna, hububat ve hububat ürünleri istenildiği ölçüde tüketilebilir. Ceviz, kaju, keten tohumu ve badem kullanımının ürik asit düşürücü etkileri var” dedi.
Gut hastalığının belirtileri neler?
Tedavi edilmeyen gut hastalığının birçok soruna yol açabileceğine işaret eden Doç. Dr. Can, “Tedavi edilmezse kronik eklem hasarına yol açar. Dokularda ürik asit kristallerinin toplanarak oluşturdukları nodüler depozisyona, tofüs denir. Kirli beyaz renkte şişlikler şeklinde görülür. Genelde ilk akut gut artriti görüldükten 10 yıl sonra tofüs ortaya çıkar. Tofüslerin ortaya çıkması ürik asit yüksekliğine ve süresine bağlı. Hiperürisemi tedavisi ile tofüs gelişimi engellenebilir. Klasik olarak tofüs yerleşim yerleri kulak kepçesidir bunun dışında deri kıvrımları, eller, ayaklar, dizler, aşil tendon ve dirseklerde görülebilir. Genellikle ağrısızdır. Büyürlerse kronik ağrıya neden olabilirler. Tofüsleri üzerinde deri açılırsa beyaz tebeşirimsi veya hamurumsu maddeler dışarı çıkabilir. Ayrıca eklemlerde hasar ve deformiteler yol açabilir. Aynı zamanda ürik asit kristalleri böbreklere çökerek taş oluşumuna ve nefrit oluşumuna sebep olabilir. Hastanın sık alevlenmeler yaşaması iş gücü kaybı oluşturur” diye konuştu.