Bu yüzden tedirginliğimiz, beklenti anksiyetesi, yerini rahatlamaya bırakıyor. Kan basıncı ve kalp atışları yavaşlıyor. Stres hormonunun seviyesi azalıyor ve serotonin gibi “mutlu eden” kimyasallar etkisini göstermeye başlıyor. Mutlu oluyoruz. Bu durum belki de, kadınların neden kuaföre gitmeyi sevdiğini açıklamaya da yardımcı olabilir. Saç stilistinize ne kadar yakın olursanız, kesim için o kadar az gerilirsiniz ve nasıl şekil verileceğine aldırmazsınız. Güven, kaygı karşıtı bir tedavi. Saçlarınızı kuaförünüzün emin ellerine bıraktığınızı hissettiğinizde, bu durumda oksitosin yani “sevgi hormonu” salgılarsınız.
5 3
Aynaya baktığınızda, mükemmel bir görüntüye sahip olduğunuzu hissettiğinizde ise bu dönüşüm, beyninizdeki alışılmışın dışında algılarla ilgilenen bölümü ateşliyor. Kesiminiz istediğiniz gibi olmadıysa, beyniniz de tepkisini gösterir: Öz saygınız kırılır, güvensizliğiniz artar ve işteki performansınız bile kötü etkilenebilir. Hatta kuaför koltuğunda içinizden ağlamak bile gelebilir. Yapılan bir çalışma, standart bir kadının yeni bir saç stili, rengi ya da kesimini hayatı boyunca 150 defa deneyimlediğini, dolayısıyla bu aşk ya da nefret hislerine alışkın olduğunu gösteriyor.
5 4
Bu arada tabi uzun süre aynı model, aynı renk saça takılı kalanlar da olabiliyor. Bu durumda hormonlarınızı kontrol ettirin. Östrojen seviyesindeki düşüş, kadınların zihinsel eksikliğini frenleyebiliyor. Dolayısıyla yaşlandıkça imza niteliğinde bir görünüme sahip olma olasılığınız daha da çok artıyor. Kaynak: cnnturk.com
5 5