Halk arasında gelenellikle ellerde titreme, unutkanlık, sürekli sinirli olma durumu, konsantrasyonda sorun yaşama gibi belirtiler sonucunda depresyon hastalığı adını veriyoruz. Ancak zaman zaman bu belirtiler depresyon değil hipoglisemi ile karıştırılabilmektedir. Belirtileri dikkate alınmadığı taktirde önemli sağlık sorunlarının oluşmasına neden olabilmektedir. Hipoglisemi belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında merak edilenleri Memorial Şişli Hastanesi Endokrinoloji Bölümü'nden Uz. Dr. Yavuz Yalçın, hipoglisemi hastalığı ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Toplumda yaygın olarak görülmesine rağmen önemsenmediği için kronikleşen; ellerde titreme, açlık hissi, sinirlilik, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, uykuya eğilim gibi semptomlarla kendini gösteren hipoglisemi hastalığı belirtileri nedeniyle; tansiyon, bunama, kalp ritim bozukluğu, migren, depresyon gibi ciddi hastalıklarla karıştırılabiliyor. Bu hastalıkların şüphesiyle uzun süreler tedavi gören ancak tedaviye yanıt alamayan hastalarda altta yatan esas nedenin hipoglisemi olduğu örneklerine sıklıkla rastlanıyor.
Sık Sık Düşük Yapan Annelerde Hipoglisemi Olabilir!
Yıllarca bazı ciddi hastalıkların tedavisini görmüş ancak altta yatan hipoglisemi tablosuna bakılmadığı için tedavi edilememiş hasta grupları görülmektedir. Bu hastalar mutlaka hipoglisemi açısından taranmalıdır. Özellikle yaşlı hastalarda hipoglisemiye dikkat edilmelidir.
Hipoglisemi İle Bu Hastalıkları Birbirine Karıştırmayın!
Hipoglisemi beyin fonksiyonlarını düşüren bir travmadır. Kandaki şeker 70 mg/dl seviyelerine geldiğinde hastalarda ellerde titreme, soğuk terleme, açlık hissi, sinirlilik, huzursuzluk, gerginlik gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Şeker 50 mg/dl seviyesine ulaştığında ise bu belirtiler çok daha belirginleşir ve baş ağrısı, baş dönmesi, görme bozukluğu, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, uykuya eğilim, kasılmalar ve komaya varan bulgular eşlik etmektedir. Vücudun en önemli glikoz tüketicisi olan beyin, fonksiyonlarını yerine getirirken sürekli enerji harcar. Bu enerjiyi de şekerden elde eder. Vücutta şekerin düşmesi tek enerji kaynağı şeker olan beyinde alarm durumu yaratmaktadır. Bu alarmlar acıkma hissi olarak algılanır. Özellikle tatlı besinlere ilgi artar.
Tatlı tüketildiğinde kan şekeri düzene girer. Eğer beynin uyarıları dikkate alınmazsa kanda şeker gittikçe düşer ve beyin fonksiyonlarında bozulmalar ortaya çıkar. Diyabet hastalarında da şeker düşmesi sıklıkla görülmektedir. Diyabet hastalarının kullandığı ilaçların zaman içerisinde dozunun fazla gelmesi, gıdaların az tüketilmesi ve atlanan öğünler sonucunda bu hastalarda şeker düşüklüğü yaşanmaktadır. Diyabetik anneden doğan çocuklarda da yaygın olarak hipoglisemi görülmektedir. Bu bebeklerde doğdukları andan itibaren şeker düşüklüğü eğilimi gözlemlenir.
Hipoglisemi, açlıkta görülen açlık hipoglisemisi ve yemek sonrası görülen reaktif hipoglisemi olarak iki şekilde meydana gelmektedir.
Açlık Hipoglisemininin Nedenleri Neler?
Reaktif hipoglisemi;
Şeker ölçüm cihazları her zaman doğru ölçüm vermeyebilir. Laboratuvar ortamında ölçülen testlerin doğruluk payı çok yüksektir ancak glukometri denilen evlerde kullanılan parmaktan şeker ölçümü yapan cihazlar her zaman doğru ölçmeyebilir. Bu makinelerin mutlaka belli sürelerde kontrolü ve kalibrasyonu gerekmektedir.
Tedavinin İlk Adımı Sağlıklı Beslenme!
Hipoglisemi tedavisinde ilk adım sağlıklı beslenme önerileridir. Sağlıklı beslenme düzenine geçildiğinde hasta belirtilerden hala şikayetçi olmaya devam ediyorsa medikal tedaviye geçilmektedir.
Hipoglisemi Tedavisinde Nelere Dikkat Edilmeli?