Psikologlar ve nörobilimcilere göre, kişisel bilgileri beynimizde saklı tuttuğumuzda iki beyin bölgesi arasında bir çatışma yaratıyor. Bu durum da, bilişsel işlevin azalmasına yol açıyor. Bilişsel işlev ise; aralarında dikkat, bellek, dili kullanma ve anlama, öğrenme, muhakeme, problem çözme ve karar verme gibi bir grup zihinsel süreç. Yani kişisel bilgilerinizi sürekli beyninizde saklı tutmanız, tüm bu işlevlere zarar verebilir.
Kişisel bilgileri bir kâğıda yazmak basit bir eylem gibi görünse de, aslında bilişsel işleve verilen zararı geriye çevirmeye yardımcı olabilir. Bu açıdan bakıldığında, günlük tutmanın iyileştirici etkileri bulunuyor.
132
Kişisel bilgileri akılda saklamak neden zararlı?
Kişisel bilgileri, sırları akılda tutmanın beyne nasıl zarar verdiğini açıklayan en kabul görmüş teorilerden birinin sahibi, nörobilimci David Eagleman. Baylor College of Medicine’da çalışan David Eagleman, The Secret Lives of the Brain (Beynin Gizli Hayatı), adlı kitabında “Sırlarla ilgili bilinen en temel şeylerden biri olan, sır tutmanın beyin için sağlıksız olduğu”nu yazıyor.
Eagleman’ın teorisine göre, beynimizde bir sırrı barındırmakla görevli iki beyin bölgesi bulunuyor. Bu yüzden de, bu bölgeler “sinirsel bir çatışma” içine giriyor. Bir bölge, bu bilgiyi paylaşarak içinizden atıp stresi azaltmayı isterken, öteki onu derinlere, bilinçaltınıza gömmek istiyor. Sonunda beyindeki bu çatışmayı iki bölgeden biri kazanıyor. Ancak bu kavgadan beyniniz yoruluyor, yani zarar görüyor. Bedenimizin en önemli organı olan beynimizi çatışmaya iterek ona neler çektiriyoruz?
133
Başka araştırmalar, kişisel bilgileri, sırları paylaşmamaya çalıştığımızda beynimizin ne çektiğini açıklamada yardımcı olabilir. University of California, Berkeley’de çalışan bir psikolog olan Clayton Critcher’a göre sır tutmak, rejim yaparken abur cubur yememeye çalışmamızla benzer şekilde, bir “öz denetim” süreci. Critcher, bu süreçlerin çok zahmetli olduğuna, dolayısıyla beynimizin bir seferde ancak bir tanesiyle başa çıkabildiğine inanıyor.
Critcher ve arkadaşları bir sırrı saklamak için harcanan enerjinin, başka görevleri gerçekleştirmek için mevcut olan bilişsel kapasiteyi nasıl düşürdüğünü incelediler. Bu çalışmayı da “Journal of Experimental Psychology”de (Deneysel Psikoloji Dergisi) yayımladılar.
134
Araştırmacılar bir egzersizin parçası olan simüle bir röportajda, cinsel yönelimlerini gizleyenlerin bunun akabinde fiziksel olarak (tutuş gücü üzerinden) daha zayıf olduklarını gözlemlediler. Ve bu kişilerin sinir bozucu bir sosyal etkileşim sırasında, yönelimlerini gizlemeleri için zorlanmayanlara nazaran daha zor sakin kalabildiklerini belirlediler.
Gizliliğin getirdiği zorluk, zihinsel ve fiziksel sağlığın semptomlarında azalma olarak kendini gösteriyor. Sır tutmak stres hormonu kortizolün seviyesini artırıyor. Araştırmalar sır saklayan ergenlerin, daha depresif ve anksiyetik olduğunu ortaya koyuyor ve bilgi saklayan insanların baş ağrısı, mide bulantısı ve sırt ağrısı çekmeye daha eğilimli olduğunu gösteriyor.
135
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.