Hücre ömrü kısalıyor Telomerler insan hücreleri bölündükçe kısalırlar ve bir süre sonra belli bir kısalığa ulaştıkları için hücre bölünmesi durur. Hücre bölünmesi durduğu için de hücre yaşlanmaya başlar ve hücre ölümü gerçekleşir. Yani telomer insan hücresi için bir çeşit biyolojik saat gibidir ve ne kadar uzun ise hücre o kadar uzun yaşayabilir. Depresyon telomerlerin kısalmasına yol açarak hücre ömrünü kısaltır. Böylelikle depresyon geçiren kişiler kısalmış hücre ömrü nedeniyle hem daha hızlı yaşlanır hem de yaşlanma ile gelen hastalıklara daha yatkın olurlar.
6 3
Depresyon ömrü törpülüyor Yani depresyon sadece intihara yol açtığı için değil, doğrudan ’ömürden ömür yiyor’ demek mümkün. Bu bilgiler doğrultusunda depresyon tedavisinin önemi daha net anlaşılmaktadır. Depresyonun tedavi edilmemesi kişileri; kalp hastalıkları, diyabet, bazı kanser türleri, MS hastalığı ve felç gibi hastalıklara daha yatkın hale getirir. Depresyonun tedavi edilmesi ise kişileri hem bu hastalıklardan hem de yaşlanmadan korur. Çünkü araştırmalar aynı zamanda şunu göstermiştir ki, depresyonu olan birçok kişide tedavi başlandığı andan itibaren telomerler telomeraz enziminin aktivitesinin artması sayesinde uzamaya başlar.
6 4
Tedaviye başvurulmuyor Kişi depresyona girdiğinde, depresyonun bir parçası olan ümitsizlik nedeniyle bu kasvetli ruh halinden hiçbir zaman kurtulamayacakmış gibi gelir. Oysa depresyonun şiddeti ne kadar fazla olursa olsun, tedavi seçeneği her zaman için bulunmakta. Bu noktada, doğru tedavi arayışı önem kazanıyor. Depresyondaki kişilerin önemli bir kısmı ya tedaviye başvurmuyor ya da psikiyatri dışı tedavi arayışlarına yöneliyor.
6 5
Depresyon tedavisinde iyileşme oranı yüksek Hafif şiddetteki depresyonlar bazen kendiliğinden, sosyal destekle ya da yaşam tarzını değiştirmekle düzelebilmekle birlikte depresyonun psikiyatrik tedavi yöntemleri dışında kanıtlanmış tedavi biçimi bulunmamaktır. Bu sıkıntılı ruhsal durumdan bir an önce kurtulmak için, kolaycı ve mucizevi çözüm yöntemlerine yönelmek kişilerde ümitsizliği artırıp, tedavi arayışlarını bırakmaya yol açıyor. Böylece depresyonun kronikleşmesine zemin hazırlanıyor. Psikiyatrist ile işbirliği yapan hastalarda ise depresyonun iyileşme oranları oldukça yüksek. Hafif şiddetteki depresyonda ise tek başına psikoterapi çoğu kez yeterli olur.
6 6