Aldatma sanal mı, gerçek mi? CİSED Başkanı Dr. Cem Keçe ise, eş dışında biriyle kurulan duygusal ya da cinsel etkileşimin sanal olmasının, aldatmayı geçersiz kılmayacağını belirtiyor. Dr. Keçe, “Başka biriyle cinsel ya da duygusal yakınlık kurmak, flört etmek, cinsel içerikli konuşmalar ve özel mesajlaşmalar yapmak aldatma sınırlarına giriyor ve bunların sanal ilişkide yaşanıyor olması durumu değiştirmiyor. Aldatılan eş açısından da sanal aldatma, klasik aldatmadan farklı değil ve aynı yıkıcı etkiye sahip.” diyor.

Ortam sanal, sonuçları gerçek Sanal aldatma, boşanma nedenleri arasında ilk sıralarda yerleşmeye aday. Mahkemelerde bu tür boşanma davaları olduğuna göre, olay sonuçları itibarıyla sanal kalmıyor. CİSED Başkanı Keçe, sanal dünyada aldatmanın sonuçlarını ise şöyle açıklıyor: “Sanal ilişkisi olan kişi yavaş yavaş eşinden duygusal ve cinsel anlamda uzaklaşmaya başlıyor. Bu nedenle de eşiyle ilişkisinde sorunlar ortaya çıkıyor.

Ayrıca sanal aldatma ve sanal seks alışkanlık haline gelebiliyor. Cinselliği mekanikleştiren bu dünyaya alışmış bir kişi, gerçek yaşamda cinsellikte sorunlarla karşılaşabiliyor. Cinsel işlev bozukluklarına zemin hazırlıyor. Bir süre sonra sanal partnerle telefon iletişimi, fiziksel temas yaşamak isteyen kişiler de oluyor ve gerçek ortamda görüşüp buluşmaya başlayabiliyorlar. Zararsız bir heyecan gibi görülen bu sanal yanılsamanın sonuçları somut bir enkaz olabiliyor. ”

Boşanmalı mı? Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan bu durumda boşanmaya karar vermeden önce şu soruyu sormak gerektiğini söylüyor: 'Eşim beni sevmediği için mi yoksa insani bir zaaftan dolayı mı aldattı?' Bu soruya Prof. Tarhan’ın önerisi şöyle: " Eğer aldatılma sevgi olmadığı içinse yapacak fazla bir şey yok. Ama insani bir zaaftan kaynaklanmışsa, o zaman bir çıkış yolu var. Sevgiyi artırıcı çözümler bulmak gerekiyor. İki tarafta şu soruyu kendisine sormalı; 'Bu olay bana ne öğretti?' Bu tür tatsız olaylardan sonra evliliğini yeniden yapılandıranlar da var. Bazı kadınlar bu olayı gerçek bir fırsata dönüştürebilir."