Kapadokyalı Aureus tarafından ilk defa 2500 yıl önce tanımlanan bu hastalığa şimdilerde Bipolar Bozukluk diyoruz. Bu hastalık, ömür boyu süren ve çeşitli yöntemlerle tedavi edilen, toplumun %5’inde karşımıza çıkan bir psikiyatrik bozukluktur. Bu durum Bipolar 1 ve Bipolar 2 (iki uçlu) diye gruplara ayrılır. İlaç tedavisi uygulanmadan kontrol altına alınması mümkün olmadığı gibi, beraberinde madde kullanım bozukluğu da varsa (ki sık olarak rastlanır), mutlaka etkili dozda ilaçlarla tedavi edilmelidir.
Hastanın ve yakınlarının eğitilmesine psiko-edükasyon denir. Bu yapılmadan iyi bir tedavi uygulanması mümkün değildir. Tedavide duygudurum dengeleyicileri (DDD) verilir ve bu da etkili olmazsa Elektro-Konvülsif terapi (EKT) uygulanır. İlke olarak ömür boyu tedavi gerektirir ve bu yapılmazsa, nüksler ve tekrar Mani ve Depresyon atakları ortaya çıkar.
Anlayışlı (empatik) ruh hekimi teşhisi koyar ama bazen ilk atak Majör Depresyon olursa, Mani teşhisinin konması 10-12 seneyi bulabilir. Genetik tarafı güçlüdür ama eski kitaplarda yazıldığı kadar değil. Hem anne hem de baba Bipolar olsa dahi, çocukta görülme ihtimali %5 civarındadır.
Son senelerde böyle hastalara sık rastlanmaktadır. İyi bir hasta, hasta yakınları ve hekim işbirliği olmazsa olmaz derecede önemlidir. Artık hekimlerin elinde eskisinden çok daha etkili tedaviler var ve hastanın tedaviye uyumu (compliance) ve bağlılığı (adherence) da iyiyse, uzun seneler sürecek bir tedaviye başlanmış demektir.
Bazı hastalar ve/veya hasta yakınları internetten veya konu komşuya sorarak ruh hekimini sıkıştırmaya çalışırlar. İyi bir psikiyatr gülümseyerek ve hoşgörüyle bütün sorulara cevap verir.
İlaçların bir kısmının kan düzeylerini veya yan etkilerini anlamak için belli aralıklarda laboratuar tahlilleri istenir.