İnsanlar, partnerlerine duydukları aşkın miktarını arttırmak için düşüncelerini kullanabildiği gibi bunun tersi de mümkün görünüyor. Örneğin, ayrılık sonrası kırılan kalbin iyileştirilmesi adına, aşk, düşünceler yolu ile azaltılabiliyor. Bilim insanları, bu süreci “aşk düzenlemesi” olarak tanımlıyorlar.

Düşüncelerin aşka nasıl hükmettiğini araştıran bilim insanları, uzun süreli ilişki yaşayan 20 kişilik bir grup ile uzun süreli ilişkilerini yeni sonlandırmış 20 kişiden oluşan bir grubu karşılaştırdı. Katılımcılar, hâlihazırdaki ya da ayrıldıkları sevgililerine dair 30 fotoğrafı beraberlerinde getirdiler.

Araştırmada katılımcılardan, ilişkileri ve o insan hakkında hem negatif hem de pozitif düşünmeleri istendi. Ardından, katılımcılara duygu besledikleri kişiye karşı ne gibi hisler içinde oldukları ve ona nasıl bağlı oldukları soruldu. Çalışmada beyin dalgaları ölçüldü ve duygusal etki yaratan bir şeye odaklanıldığı zaman güçlenen LLP beyin dalgaları oldukça yakından incelendi.

Testte, pozitif düşünülmesinin ardından, katılımcıların, partnerlerine daha fazla bağlı hissettikleri ve de aşklarını “yükseltebilme” yetisine sahip oldukları sonucuna ulaşıldı.