University of Sydney’den kanser biyologu Matthew Naylor’a göre; bu sürecin en az anlaşılan noktası, bu kadar büyük miktardaki süt ve ölü hücrelerin meme bezlerinden, bağışıklık sisteminde önemli bir aktivasyon yaratmadan nasıl atıldığı. Bu noktada da University of Sheffield’den Nasreen Akhtar ve beraberindeki ekip, bu durumu araştırmaya karar verdiler.
10 5
Araştırma ekibi, odaklanmak için; süt üretiminde ve aynı zamanda da fagositozda (Fagositoz, hücrenin, dış ortamdaki bir maddeyi içerisine alması ve sindirmesi.) önemli bir role sahip olan Rac1 proteinini seçtiler. Ekip, Rac1 proteini üretemeyen fareleri yavrulattılar ve yavruladıklarında neler olduğunu gözlemlediler. Doğumun ilk yavruları hayatta kaldı, ancak bu yavrular normalden çok daha küçüktüler ve doğumun diğer bütün yavruları da öldü.
10 6
Daha sonra araştırma ekibi, ölü hücrelerin ve ilk hamilelikten kalan aşırı sütün meme dokusunda tıkandığı bulgusuna ulaştı. Bu durum da ciddi yanma hissine ve şişmeye neden olurken, fare, yeni yavruları için yeteri miktarda sütü üretemez duruma geldi. Rac1 proteini olmaksızın, ölü hücrelerin ve süt akışının meme kanallarında karışması, kanalların şişmesine ve kronik yanmalara sebep olur. Şişen kanallar, daha sonra iyileşemez ve bir sonraki hamilelikte süt üretemez hale gelir.
10 7
Araştırmada ilk defa olarak Rac1 proteininin yalnızca fagosit aktivitede yer almakla kalmadığı, aynı zamanda bütün bir süreçte önemli olduğu gösterildi. Ve, Rac1 proteini, meme dokusundaki fagositozu kolaylaştırırken, aynı zamanda da ölü ve ölmekte olan epitel hücreleri uzun bir süreliğine alveollere bağlayarak, bağışıklık hücrelerini işin içerisine dahil etmek yerine, birbirlerini yemeleri için ortam sağlıyor.
10 8