Yaz ayları gelince bizi heycanlandıran bir diğer konu da havuz ve deniz hazırlıklarıdır. Aylar öncesinden yapılan rezervasyonların en gözde noktalarından biri de denize yakınlığı veya havuzun büyüklüğü oluyor. Ancak sağlık için havuz mu yoksa deniz mi? soruna bir cevap veremiyoruz. Bu konu hakkında Dr. Sinan Akkurt, her ne kadar önlem alınsa bile havuz suyunda mikropların çok daha kolay yayıldığını şu şekilde anlatıyor...
Ne kadar önlem alınsa da havuz suyunda mikropların kolay çoğalabildiğine ve havuz temizliğinde kullanılan klora karşı dayanıklılık kazanarak hayatta kalmayı başarabildiklerine dikkat çekti. En başta vajinal mantar, mide, bağırsak ve idrar yolu enfeksiyonlarını yaz aylarında artıran önemli etkenlerin başında havuzlar gelmektedir. Özellikle hamilelerin, küçük çocukların, açık yarası, ishali ya da akıntısı bulunan kişilerin havuzdan uzak durmasını salık verdi. Öte yandan cilt ya da ağız yoluyla maruz kalınan havuz kimyasallarının da sağlığı tehdit ediyor. Kloramin maddesinin göz, burun, cilt ve akciğerlerde tahrişe yol açabildiğini, astım ataklarını tetikleyebildiğini kaydetti.
En temiz olduğu düşünülen havuzların bile bulaşıcı hastalıklar açısından risk taşıyor. Pek çok enfeksiyon, mantar ve parazitin havuz temizliğinde kullanılan klor maddesi ile önlenemediğini açıkladı. Daha küçük ve kalabalık havuzlar daha risklidir. İdrarını tutamayan çocuklar, bulaşıcı hastalık taşıyan ya da güneş kremi ile havuza giren insanların havuzda yüzmeyi daha da sakıncalı hale getirdiğini ifade etti. Açık yaraların bandajlanması, kulak tıkacı ya da bone kullanılmasının havuzda sağlığı tehdit eden risklerden korunmak için yeterli değildir. Yaz tatilinin zehir olmaması için mutlaka havuz yerine deniz tercih edilmesini önerdi. Özellikle alerjik bünyeye sahip kişilerin, hamilelerin, küçük çocukların, açık yara, akıntı gibi şikayetleri olanların daha fazla risk altındadırlar. Yüzme sonrası ıslak mayo ile oturulmamasını, 15 dakikadan fazla güneş ışınlarına doğrudan maruz kalınmamasını, kulak tıkacı ve yüzme gözlüğü kullanılmasını, lensle yüzülmemesini, dış kulak yolunun kurulanmasına dikkat edilmesi gerekiyor.
YÜZME SONRASI BESLENMEYE DİKKAT!
Yüzme öncesi ve sonrası iki saat yemek yemeyin. Dolu mide yüzmek hem kalp basıncını artırır, hem yorar, hem de performansı düşürür. Ancak su içmeyi ihmal etmeyin. Kilogram başına günlük 40 cc su için. İçme suyunu plastik değil cam şişede ve gölgede bulundurun. Alkol, çay, kahve ve gazlı içeceklerden kaçının. Yüzme zamanına yakın öğünlerde buharda pişmiş sebze, taze meyve, taze meyve suyu, kavrulmamış çiğ kuruyemişler, cacık, kefir, ayran gibi serinletici ve hafif besinleri tercih edin. Yüzme sonrasındaki öğünde de ızgara balık ya da et, salata, yoğurt, sebze yemekleri gibi seçeneklere yönelebilirsiniz.