Bel ağrınız dinlenme ile geçmiyorsa bunları yapın!

Memorial Hizmet Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Tönge, bel fıtığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Bel ağrınız dinlenme ile geçmiyorsa bunları yapın!

Toplumda en sık görülen rahatsızlıklardan biri olan bel fıtığı, dayanılmaz ağrılar ve hareket kabiliyetine getirdiği sınırlamalar nedeniyle kişiyi günlük yaşamın içine hapsedebiliyor.

Bu rahatsızlık günümüzde modern yöntemlerle tedavi edilebilirken, kulaktan dolma bilgiler ciddi sağlık sorunlarının kapısını aralıyor. Memorial Hizmet Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Tönge, bel fıtığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Omurgadaki her ağrı bel fıtığı değildir

Kişilerin genetik yapısı, kilosu, mesleği, yaşam tarzı, alışkanlıkları ve kazalar omurga rahatsızlıklarında önemli rol oynar. Ayrıca aşırı kilo, ağır yük kaldırma, ani ve ters hareketler diskin yer değiştirmesine ve sinirlere baskı yaparak fıtıklaşmaya neden olabilir.

Omurgadaki diskler de, yaşla birlikte zaman içinde yıpranabilir. Belde ve ayaklarda ağrı ve uyuşma ile birlikte ağrılı bölgede kuvvet kaybı gelişebilir. Omurga eklemlerinde meydana gelen her ağrı ya da uyuşma bel fıtığı değildir.

Zaman kaybı ve yanlış tedavi felç edebilir

Hastanın öyküsü ve fizik muayenenin önemi çok büyük olsa da doğru teşhis ve tedavi için hekim gerekli gördüğü takdirde MR çektirilmesi gerekir. MR, fıtık ile aynı şikayetleri oluşturabilecek kist, kireçlenme, kemik erimesine bağlı omurga kırıkları, omurilik ve kemik tümörü gibi hastalıklar hakkında da bilgi verir.

Bir an önce tanı konmalıdır, çünkü ağrı ve kuvvet kaybı uzun sürerse sıkışan sinir görevini yapamaz hale gelir, ilgili adalelerde felç başlayarak, yürüme güçlüğü ve dengesizlik oluşabilir. Ağrı önemsenmez ya da yanlış tedavilerle vakit kaybedilirse önce ağrının olduğu adale grubunda kuvvette azalma, sonrasında tam felç gelişebilir.

Bunlara dikkat edin!

· Fazla kilolar verilmeli, sigaradan uzak durulmalı, düzenli ve bilinçli egzersiz yapılmalı

· Ağır yük kaldırmaktan kaçınmalı

· Sert veya tahta zemine yatılmamalı, ortopedik yataklar tercih edilmeli

· Bel çektirmek, kupa çekmek gibi yetkisiz kişilerce yapılan bilinçsiz uygulamalardan kaçınmalı

· Ağrı, uyuşma ve kuvvet kaybı var ve yatak istirahati ile de geçmiyorsa zaman kaybetmeden beyin cerrahına başvurmalı

Mikrocerrahi tekniğiyle hastalar ameliyattan 1 gün sonra evinde

Bel fıtığında sinir hasarı yokken yatak istirahati, ağrı kesiciler ve fizik tedavi önerilirken, ileri vakalarda yani sinir tahribatının fazla olduğu durumlarda cerrahi işlem tercih edilir. Bel fıtığı tedavisinde “mikrocerrahi tekniği” uygulanır.

Mikrocerrahi yönteminde, doğal doku planlarına verilen zarar asgariye indirgenerek disk mesafesine girilir; omurilik ve sinir dokuları rahatlatılır. Omurganın yük taşıyabilme ve hareket edebilme gücü bozulmadığı için hasta ameliyattan 12 saat sonra yürütülmeye başlanabilir ve genellikle ertesi gün hastaneden taburcu edilebilir. Kişiler kısa sürede eski yaşantısına kavuşabilmektedir, hatta ameliyat olduğu gün uçakla, ameliyattan bir gün sonra arabayla ya da otobüsle uzun yolculuğa çıkabilmektedir.

Bir hafta sonrasında günlük yaşama kısmen dönüş sağlanabilmekte, hatta iki hafta sonra işine dönebilmekte ve araba kullanılabilmektedir. Ameliyat sonrası hastaların doktor kontrolünde spor yapmaları, ağır yük kaldırmaktan, sürekli oturmaktan ve sürekli egzersiz yapmaktan kaçınmaları gerekmektedir.

Her işlemin bir riski var

Bel fıtığı ameliyatları günümüzde gelişen teknolojinin de etkisiyle yüksek konfor ile hastalara fayda sağlasa da, tıpta her tedavide olduğu gibi bu ameliyatta da bazı riskler olabilmektedir.

Başarılı bir ameliyata rağmen hastaların çok küçük bir kısmında fıtık nüksedebilir ya da fıtık tekrar etmediği halde ağrılar, bacakta uyuşukluk veya güç kayıpları düzelmeyebilir. Ayrıca her ameliyatta olduğu gibi çok düşük ihtimal de olsa enfeksiyon kapma, anesteziye bağlı ilave riskler ve kanama gibi riskler mevcuttur.

Ameliyattan sonra bacaklarda felç oluşma riski çok çok düşüktür. Toplamda bu ameliyatın günümüzdeki başarı oranı mikrocerrahi teknikler sayesinde %80’lerden %95’lere çıkmıştır.

Yorumlar