Çocukların geleceğini etkileyen sınavlar, yazılılar, sözlüler, final haftaları gibi pek strese neden olan bir çok öğrencinin hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle bir anlık stresle önemli sonuçlara neden olan sınavlarda kaygıyla baş etmek için Özel Eğitim Öğretmeni ve Aile Danışmanı Mine Ağır, uyku bozukluklarından karamsarlığa, depresyondan konsantrasyon kaybına pek çok soruna ve dolayısıyla başarısızlığa sebep olan “sınav kaygısı” konusunda öğrencilere ve ebeveynlerine tavsiyelerde bulundu.
SINAV KAYGISI NEDEN OLUR?
Başarısız olma durumunda ailesi tarafından sevilmeyeceği düşüncesinin önemli bir kaygı nedeni olduğunu belirten Danışman Mine Ağır, “Başarısızlık korkusu ve başarısızlığın kişiselleştirilmesi, ailenin öğrenciyi diğer akranlarıyla kıyaslaması, öğrencinin mükemmeliyetçi kişilik yapısı, plansız ve programsız ders çalışma alışkanlığı, ailenin ve çevrenin öğrencinin potansiyelinden yüksek beklenti içerisine girmesi ve öğrencilerin sorumluluklarını zamanında yerine getirememesi gibi sorunlar sınav kaygısına neden olmaktadır” dedi.
SINAV KAYGISI BELİRTİLERİ NELER?
Sınav kaygısının öğrencide kendine güvende azalma, kendini değersiz görme, performansını olduğu gibi yansıtamama gibi problemlere yol açabildiğini söyleyen Ağır, “Öğrencide sınav kaygısı nedeniyle en sık rastlanan belirtiler; huzursuzluk, başarısızlık korkusu, çalışma konusunda isteksizlik, mide bulantısı, titreme, uyku düzeninde bozukluklar, asabi davranışlar, karın ağrıları, dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluğu olarak sıralanabilir” şeklinde konuştu.
NEFES ALMA EGZERSİZLERİ HAYAT KURTARIYOR!
Sınav kaygısının öğrencilerde içine kapanma, dikkat eksikliği, asabi ve depresif davranışlar gibi bazı olumsuz belirtilere sebep olduğunu belirten Mine Ağır, bu belirtileri önleyebilmek ve en aza indirebilmek için kullanılabilecek teknikleri sıraladı:
Nefes alma ve gevşeme egzersizleri,
öğrencilerin sınav kaygısını bastırmaya değil, onu kabul etmesi ve anlamaya çalışması, düşünceleri durdurma tekniği, dikkatini başka noktalara odaklama tekniği, kendi kendine telkin etme tekniği, köprü objeler kullanma tekniği,
Bu tekniklerin aşırı sınav kaygısı yaşayan çocuklarda uzman desteği alarak kullanılması ve sürecin uzman tarafından takip edilmesi gerekmektedir.
SINAV KAYGISINI YÖNETEBİLİRSİNİZ!
Sınav Öncesinde; Sınav öncesinde öğrencinin beslenme ve uyku düzenine özen gösterilmelidir. Öğrenciler, özellikle sınava son bir hafta kala, ağır yemeklerden kaçınmalı ve dengeli beslenmelidir. Dikkat ve motivasyon için 8 saat uyunmalıdır. Öğrencilerin sınav sırasında zamanını iyi kullanabilmesi için sınav egzersizleri yapmalı, çalışmalar son güne bırakılmamalıdır. Bu şekilde kaygısı azaltılmalıdır.
Sınav Anında; Sınav anında kaygıya kapılan öğrenciler kontrolün kendisinde olduğunu hatırlamalı ve sınavla ilgili olumlu düşünceler geliştirmelidirler. Dikkat arttırma teknikleri ve kontrollü nefes alıştırması gibi teknikler fayda sağlayabilir.
Sınav Sonrasında; Sınav sonrasında, sonuçtan bağımsız olarak, aileler ve eğitimciler motivasyonu artıracak etkinlikler düzenlemeli ve öğrenciyi ödüllendirmelidir.
EBEVEYNLERİN SINAV KAYGISINDA ROLÜ NE?
Sınav kaygısının atlatılması konusunda ebeveyn desteğinin çok büyük önem taşıyor. Anne ve babalar, çocuklarına güven vermeli ve fikirlerini önemsemeliler. Sınavla ilgili konularda özenli ve gerçekçi davranmalı, çocuklarını asla kıyaslamamalılar. Çocuklarıyla vakit geçirmeli, olumlu özelliklerini övmeli, olumsuz davranışlarını ise çocuğu incitmeden, olumlu bir şekilde konuşarak, duygu ve düşüncelerini alarak dile getirmelidirler. Anne ve babalar, çocuklarıyla sınav hakkında sohbet ederken empati kurmalıdır.
Çocuğun gireceği sınava asla hayati bir anlam yüklememelidir. Mine Ağır “Sınav kaygısının az düzeyde olması gerektiği ve bunun bize başarıyı getirdiğini, öğrencide aşırı sınav kaygısı yaşandığına dair belirtilerin depresyon, içine kapanma, huzursuzluk, mide bulantısı ve şiddetli baş ağrıları, çocuğun kendine güveninin azalması ve kendini değersiz görmesi, uyku ve konsantrasyon bozuklukları gibi psikolojik sorunların söz konusu olması halinde ise mutlaka psikolojik desteğe başvurulmalıdır.’’ dedi.