Tvist…
Kalçayı bir havluyla kurularmış gibi,
Ayakla bir sigarayı söndürürmüş gibi,
Hızlıca bir ritmle yapılan,
Biraz ördekvari,
1960’larda moda olmuş bir dans!
Pek yerinden kıpırdamazsın,
Partnerinle temas yapmazsın,
Dar alanda, poponu bir o yana bir bu yana sallarken,
Müziğin ritmiyle dans yaparsın!
Modası geçse de,
Ara ara filmlerde,
Örneğin Quentin Tarantinonun “pulp fiction”ında,
Uma Thurman ve John Travolta,
Ara ara da popüler müzikte,
Örneğin Lady Gaga, “Bad Romance” şarkısının klibinde,
Bize bu dansı hatırlatır!
Bana bu dansı çağrıştıran ise,
Feysbuktaki bazı hareketlerimizdir!
Teknoloji inanılmaz bir hızla gelişiyor,
Sosyal medya ise bu hızı günbegün katlıyor;
Daha önceden defalarca hakkında yazı yazdığım feysbuk,
Bayrağı en önde taşıyan sosyal medya aracı oluyor.
İşte bu feysbukta bazı hareketlerimiz var ki,
Bunlar “slacktivism” diye adlandırılıyor!
“Slacktivism” ingilizce, sonradan uydurulmuş bir kelime…
“Slacker” yani tembel, uyuşuk kelimesi ile,
“Activist” yani toplumsal veya politik değişim meydana getirmek,
Belirli sorunlara dikkat çekmek için,
Özel amaçlı etkinlik gerçekleştiren kimselere verilen adın
(Türk Dil Kurumu Sözlüğündeki tanımdan alıntıdır)
Biraraya getirilmiş hali,
Yani “tembel-aktivist” demek!
Karşı çıktığımız veya doğru bulmadığımız,
Sosyal, politik, ekonomik, kültürel herhangi bir olay karşısında,
Sadece “kendimizin” iyi hissetmesi uğruna,
Aslında pratikte karşı çıktığımız olayın düzelmesine,
Hemen hemen hiçbir katkısı olmayacak işler yapmak anlamına geliyor!
İşte günümüzde bunun en güzel örnekleri,
Söylediğim gibi sosyal medyanın gözbebeği feysbukta oluyor!
Profil resmini siyah yapmak,
Kızdığımız şeye ufaktan giydirerek yorumlarda bulunmak,
Sayfamızı siyah kurdelelerle, bayraklarla donatmak gibi…
Bunu yaparken,
Aslında,
Amerikalıların pazarlama dehalarına iyi bir örnek olan,
Bana göre dansın estetiğine ve doğasına katkısı pek bulunmayan,
Sadece “dans ettim rahatlatladım” a yarayan,
Bu tvist dansını yapar gibiyiz!
Kızdığımız şeyi ayağımızın altında eziyor gibi,
İstemediğimiz bir olaya bak sana popomu sallıyorum der gibi yapıyoruz!
Sonuç…
Feysbukta zaten bizimle aynı görüşten insanların oluşturduğu,
Dost ve arkadaş çevremizle bunu paylaşarak,
Sadece ve sadece bir tuşa basarak,
Aktivizm yaptığımızı sanarak,
Aslında yalnızca içimizi rahatlatıyoruz!
Sevgili okurlar,
Teknoloji herşeyimizi kolaylaştırıp bizi tembelliğe itse de,
Sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi olaylarda,
Herşey maalesef yine eski model çalışıyor!
Bakmayın siz,
Arap devriminde sosyal medyanın rolü falan diye lanse edilen,
Amerikan pazarlama dahiliklerine,
Birşeyleri değiştirmek istiyorsak,
Bu oturduğumuz yerden bir tuşa basıp,
Profil resmimizi kısıtlı bir gruba sallamakla değil,
Aklımızı kullanarak,
Bizi sosyal medya ile salaklaştırmalarına izin vermeyerek,
Tembel kalmayarak,
Kanunlara uygun bir şekilde,
Sivil toplum kuruluşlarında görevler alıp,
Yine kanunlara uygun şekilde protestolarımızı göstermekle olur!
Yoksa hayatımız “ucuz romanlarda” (pulp fiction) geçen,
“Kötü aşk hikayelerine” (bad romance) döner,
Sıkıldıkça da rahatlamak için tvist yapar dururuz!
Sağlıklı, akıllı aktivitelerle dolu günler dilerim.
"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."