Sekiz filmde oynadığını kaydeden Sertan Acar, "Hekim olmak için sinemayı bıraktım. Yoksa hekim olamayacaktım. Daha sonra buraya 38 sene önce tesadüf olarak geldim. Burası benim cennetim oldu, çok mutluyum. Burada balık tutuyorum, hayvanlarım var, bir otelimiz, bir de deniz kenarında bir kafemiz var. Burası benim için bir eğlence, ailemle güzel günler geçiriyoruz. Doğal bir ortamda yaşıyoruz, kendimiz ekip biçiyoruz. Arıcılık yapıyorum, keçilerim, kazlarım, ördeklerim var. Havanın durumuna göre günüm geçiyor. Hava güzelse denize çıkıp balık tutuyorum, hava yağışlıysa bahçede ya da otel içerisinde kalıyorum” dedi.
Pek fazla imkan olmadığı için eski Türk filmlerinin çok büyük zorluklarla çekildiğini belirten Acar, “Eskiden taş devri, şartlar çok kötüydü, her şey kısıtlıydı. Dolayısıyla şu andaki imkanlara sahip arkadaşlar daha rahatlar. Dijital olduğu için bir saniyeyi defalarca çevirebiliyor. Eskiden her şey kısıtlıydı. Negatif film çok az geliyordu. Bu imkanlarla filmleri bitirmek durumundaydık. Eski Türk filmlerde uçak geçmesi, saatin geçilmesiyle alay ediliyor ya, başka bir şans yoktu. O zamanki yapımcılar ve oyuncular çok zor şartlarla çalışıyorlardı. Hepsi birer kahramandı. Zorluklar altında çok güzel filmler yaptılar” diye konuştu.
Battal Gazi filmlerinin çekiminde başına gelen enteresan bir olayı anlatan Acar, “Unutamadığım bir anım Battal Gazi filmleri çekimi sırasında oldu. Rumeli Hisarları’nda filmin çekimi yapılıyordu. Öğlen tatili oldu. Herkes kenara çekildi. Bu arada rejisör benim kuleye çıkıp Osmanlı bayrağını çekmemi söyledi" dedi.
"Üzerimde de şövalye kıyafeti iki tane kılıç var" diye devam eden Acar, "Bizanslarla savaştığımız için kılıçlar kan içinde. Ben nefes nefese kuleyi çıktım. Tam kuleye çıkınca iki tane kadın Japon turist beni gördüler. Kuleden aşağı atlıyorlardı. Film diyorum, sinema diyorum. Aşağı atlıyorlardı, zor ikna ettim” şeklinde konuştu.