Bir vasiyeti var mıydı?
Yazılı yahut sözlü yoktu ama şimdi çocuklar tiyatroyu canlandırmaya çalışıyorlar. Çünkü o bunu isterdi. Oğlum Mert de bu konuda çok destek oluyor. Yeri dolmaz bir insandı Ferhan. Ses Tiyatrosu ve Orta Oyuncular’ın yaşamasını isterdi. Bunun için yazılı bir vasiyete gerek yok. Evlatları zaten bunu görev biliyor. Ses Tiyatrosu Ferhan Şensoy’dan kalan tarihi bir miras, oranın kılına zarar gelsin istemezdi.
Çok zor günler geçirdiniz. Ferhan Bey’in acı kaybının ardından Pera bebek geldi. O süreci de konuşmak isterim.
Keşke birkaç gün erken doğsaydı da Ferhan Dedesi Pera’yı görebilseydi. Keşke torunuyla buluşabilseydi. Belki Pera ona başka bir güç verecekti. Çok üzüldük, yokluğu çok belli, tabii bu süreci en zor geçiren Ferhan oldu, hamileliğinin son günlerinde böyle bir acıyı kucaklaması korkunçtu. Derya babasıyla son zamanda çok birlikteydi, süreçte yanındaydı, ben de elimden geldikçe yanlarında oldum.
Anneanne olmak nasıl bir duygu?
Oğlum Mert’ten sekiz buçuk ve altı yaşında iki torunum daha var. Tattım zaten bu duyguyu ama her biri bambaşka bir heyecan. Dördüncü ayımıza giriyoruz. Pera çok farklı bir bebek. Aşırı seviyoruz. Hayatımıza değişik bir enerji getirdi. Elbette zorlukları var. Bu devirde çocuk yetiştirmek çok zor ve emek istiyor. Dünya çok değişiyor, torunlarımı gelecekte neler bekliyor, çok endişe duyuyorum.
Okan Bayülgen, yeni kuşaktan ve düzenden pek hoşlanmıyormuş. Sizin Z kuşağı ile aranız nasıl?
Z kuşağına bayılıyorum, onları acayip seviyorum. Çok da iyi anlaşıyorum. Okan’ı da çok seviyorum. Aklına, zekasına çok güveniyorum. Ferhan’ın çok büyük hayranıdır. Çok aradı bizi ve hep yanımızda oldu. Günlerce sabahlara kadar yanımızdaydı. Çok insandır, çok vefalıdır. O öyle sevmiyorum falan diyor ya orada başka bir şey vardır, bir şeyin altını çizmeye çalışıyor. Zaten gündem yaratmayı biliyor. Ne derse konuşuluyor.