Dizi yapmaya nasıl başladınız?
O günlerde çok güzel projelerde çalışıyordum. Dizi aklımda yoktu. Çok sevdiğim arkadaşım İrfan Tüzün dizi yapmaya karar verdi ve benim de bu dizide yer almamı istedi. Hatta bana "Eğer beğenmezsen seni trafik kazasında öldürüp, çıkarırız" bile dedi. Öyle başladım. Dizilerim çok tuttu, ben de doğru bir iş yaptığımı düşündüm. Yani tutan dizilerin oyuncusu oldum. Ama bu çevremdeki belli ilişkilerimin hoşuna gitmedi.
Sanat dünyasından birçok arkadaşımla da ilişkim bozuldu, bazen dostluklarım da koptu. Hiçbir başarı cezasız kalmıyor, bu ülkenin bir kaderi sanki. Şunu da söyleyeyim, bugüne kadar birçok sevilen dizide yer aldım ama hiç para konuşmadım. Ne veriyorlarsa onu kabul ediyordum. Ben zaten oyunculuğu para için yapmadım hiç. Ama mesleğim bana çok şey kazandırdı.
Yeni bir sinema filmi çektiniz...
Evet, adı 'Dedemin Gözyaşları'. Keyif alarak çalıştım, çok güzel bir ekip olduk. Senaryosundan çok etkilendim. Bir dede ile torununun ilişkisini anlatıyor. Karısını, oğlunu ve gelinini kaybetmiş bir adamın hayatta tek varlığı olan torunu ile yaşadığı çarpıcı bir hikâye. Tam bir melodram.
Senarist ve yönetmen İhsan Taş, dedenin, lösemi hastası olan torunu ile verdiği yaşam mücadelesini beyazperdeye çok güzel aktardı. Bu filmi kabul etmemin de asıl nedeni lösemili çocukların yaşadıklarına dikkat çekmekti. Kadın ve çocuk hakları konusunda çok hassasım. Benim için onların hakları için mücadele vermek çok önemli. Film bu açıdan sosyal sorumluluk taşıyan bir proje oldu.