"Londra’ya uçtum, bir otel buldum. Varınca aradım, adresi istedi. Tam odama yerleşeceğim esnada bu kez kendisi aradı ve en yakın arkadaşının girişte beni beklediğini söyledi! Ama o otele adım attığımda büyüdüğümü hissettim, bu olay hayatımın dönüm noktasıdır.”
15 5
16’sındayken, kalp krizi sonucu babasını yitiriyor. Yıllar içinde geliştirdiği idrak yönetimi sayesinde bu süreçte sancılarını hafifletebildiğini anlatıyor: “Ölüm konusunu hep çok düşünürdüm. Alışıktım bir nevi bu fikre. Alışmaktan da öte, bir mana yüklemiştim. Bizi korkutan gizemdir ya, bana göre ölüm anlam taşıyordu, bir sorun değildi. O yüzden kolay atlattım diyebilirim. Çok inandığım bir felsefem var; doğanın bize sunduğu her şey etkisiz elemandır, biz onu etkili hale getiririz.”
15 6
“Kahramanının” kaybının ardından, her başarıyı bizzat yakalaması gerektiği kanısına kapılıyor ve ailesinden minimum yardım alma niyetini İstanbul Üniversitesi’ni kazanarak gerçeğe dönüştürüyor. Ama esas maksadı farklı; hedef tahtasının tepesine eğitimden ziyade oyunculuğu oturtuyor. Evini kiralıyor, hemen arkasından yolu menajeri ile kesişiyor ve anında sözleşme imzalanıyor. Jet hızıyla verdiği bu kararı, insan tahlili becerisi ile ilişkilendiriyor:
15 7
“Aslında altıncı his demek daha uygun. Bugüne dek hiç beynimle bir yargıya varmadım. Çünkü eminim, kalbim beynimden kat kat zeki. O nedenle içimden geçeni dinlerim hep.” 4 yaşından beri şarkı söylemesine karşın dizi sektörüne yönelmesini ise şöyle yorumluyor: “Ailem bana hep ‘Çöpçü olmak istiyorsan çöpçü, mühendis olmak istiyorsan mühendis ol. Biz seni her koşulda seveceğiz’ dedi.
15 8