"Aradım, ‘Ben Nilay’ın kardeşiyim’ dedim. ‘Siyah pantolon, beyaz gömlek giy gel’ dediler. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’na gittim. 4 gün üst üste Tarkan çıkacak, ortalık yıkılıyor. Güvenlik görevlilerinin yanına gittim. Koca koca adamlar, ben göğüs hizalarına geliyorum. ‘Pardon ben de koruyacaktım’ dedim. ‘Bu oğlanı nereye versek acaba’ dediler.”
"Tarkan'ın 2 kilometre uzağındaydım"
“İşin başında kulisin oradaydık, sert ve öfkeliydik. İçeriye kimseyi sokmamak için orada duruyorduk. Sonra bana dediler ki; ‘Harbiye’nin en arkasında, Maçka Parkı tarafına bakan ormanın orada demirler var, sen oraya git, demirlerden atlayan olursa onları tut’. Dört akşam orada bekledim."
"Gerçekten demirlerden atlamaya çalışanlar vardı. ‘Pardon’ diyordum onlara nazikçe, ‘Pardon beyefendi yasak’. Rica minnetle dört akşam korumalık yaptım yani. Tarkan’dan 2 kilometre uzaktaydım. Ona en uzak koruma bendim. Ne Tarkan beni gördü, ne ben onu.”