“Psikolojik baskı altındaydım”
-Peki daha önce böyle şeyler yaşadın mı?
Hayır asla! Atıf Yılmaz’la da çalıştım, Fatih Akın’la da… Türkan Şoray’lar, Şener Şen’ler, Özcan Deniz’ler… Hiçbir sorun yaşamadım bugüne kadar. Setime zamanında giderim. Zaten ezberimi falan yapmış olurum. Oyunumu oynarım, sonra da evime dönerim. Başka türlüsünü bilmiyorum. Sete gidip, sekiz saat beklemeyi de bilmiyorum. Ama bu dizide öyle oluyordu. Arkadaş gelemiyordu. Onun için kanaviçeye başladım. Çünkü zaman geçmiyor, bekle bekle…
-Erkan Petekkaya’nın sana, “Amma da meraklıymışsın!” demesi mobbing mi?
Evet. Mobbing’in Allah’ı! Psikolojik baskı altındaydım. Herkes de bunu biliyordu ama kimse sesini çıkarmadı. Türkiye’deki sorun da bu bence. Herkes her şeyi biliyor, görüyor ama erkek dünyası ya, “Erkektir her şeyi yapmaya hakkı var!” ya, hele gücü de varsa, zorbalık yapsa da kimse sesini çıkarmıyor.
-Bunu yapma hakkını nereden buluyor?
Bu hakkı ona veriyorlar. O Erkan Petekkaya ya, “Onun dediği, yaptığı doğrudur!” diyorlar.
106
“Yapımcı şirket tehdit etti”
-E peki, ortada bir yapım şirketi filan yok mu?
Vaaar. Bu olaylar yaşanınca onlara gidip, “Ayrılmak istiyorum. Gerçekten katlanamıyorum. O kadar erkek bir durum var ki ortada. Adam, "Her şey benim istediğim şartlarda olacak" demeye getiriyor. Ben buna itiraz ediyorum” dedim.
-Onlar ne dedi?
Dinlediler ve “Eğer sette olanları konuşursan, bizim magazinci arkadaşlarımız var. Senin için iyi olmaz!” dediler. Beni mahvederlermiş! Ben de güldüm, “Sette olanları niye anlatayım? Ben evliliğim bitince de konuşmamışım. Bir şey yapmayacağım dedim mi yapmam” dedim. Ama adam kalkıp benim hakkımda ileri geri konuşursa, işler değişir, nitekim öyle oldu.
-Sence her şey tatlı tatlı kapanıp gidecekken neden seninle ilgili bir şeyler söylemiş olabilir?
Çünkü ben çıktım, dizinin reytingi 5’e düştü. Oysa öldüğüm bölüm 9.5 reyting almıştı. Herhalde reyting kaygısı da başladı. Ben sadece şunun bilinmesini istiyorum: “Öpüşmeye amma da meraklısın!” laflarını yemiyorum ben. Hiç kimsenin, kimseye böyle şeyler söylemeye hakkı yok. Sonunda hep aynı şey oluyor, kadınlığına laf ediyorlar. Ben tek başına yaşayan bir kadınım ya, sesimi çıkaramam zannediyorlar. Bu ne cüret ya! Aylarca yaptı bu mobbing’i, sonunda dayanamadım. Herkese her şeyi söyledim, sonra da çektim gittim. Sen, erkekliğini benim üzerimden tatmin edemezsin, yapamazsın!
107
“Yapımcı şirket ondan özür dile baskısı yaptı”
-Aslında onun seninle, rol icabı olsa bile öpüşmeye hevesli olması gerekmiyor mu? Bir de bu açıdan düşünelim…
Hayır. Çünkü karşı tarafın gerçekte istemediğini biliyor.
-Nasıl yani?
O şöyle düşünüyor: Bir kadının gerçekten onu istemesi lazım, rol icabı öpüşse bile… Olayı o! Kadın ona hayranlık duyacak… Bense “Buradan 100 kişi ekmek yiyoruz, hadi işimizi yapıp, gidelim!” modundayım. Öpüşürsek rolün hakkını vereceğiz, reyting alacağız, ben bunun derdindeyim. Galiba onun ince yüreği buna dayanamadı! “Ben, ben, ben” diye bir adam, haliyle sürekli tüyleri parlatılsın istiyor…
-Sen çok sıkı bir egodan söz ediyorsun?
Hem de nasıl! Tabii reytingler düşünce, bunu kaldıramadı. Birine çamur atması gerekiyordu. Ama işte, ben de "Vur ensesine al lokmasını" bir tip değilim. Olmadım, olamıyorum… Sadece kendim için de konuşmuyorum, bu sektörde bu tür olaylara maruz kalan bir sürü kadın var. Üzücü olan herkesin, erkek lehine birlik olması. Bütün bunları yaptıktan sonra bir de demiyorlar mı, “Özür dileyeceksin!” Resmen yapımcı şirket, ondan özür dile diye baskı yaptı. Dilemedim tabii, niye dileyeceğim ya!
108
“Ben bunu çöplükten çıkardım”
-Senin küfür ettiğin oluyor mu?
Asla! Bak, sette asla alkol almam. Bunun üstüne basa basa söylüyorum. Ve sette asla küfretmem. Ama bana birisi küfrederse… Ederim! E çünkü benim de bir tahammül sınırım var. Yedigöller’deydik. Odadayım. Kendi kendime, “Sakin ol, son sahne! Dayan…” filan diyorum. Çağırdılar aşağıya, indim. Bunun kafa yine bir dünya. Oturmuş orada. Yönetmen dediğimiz adam da yanında. “Ben bunu var ya, çöplükten çıkardım!” dedi. İnanabiliyor musun? 300 kişilik ekip ve o yönetmen bozuntusunun yanında, benim için böyle dedi. Sinirlenmez misin? İçimden, “Ben bunun ağzını, yüzünü bir güzel dağıtsam” diye geçti ama sesimi çıkarmadım. Derin bir nefes aldım. Aaa bir baktım, elimde senaryo bütün romantik lafları atıyor, “Ben bunu yapmam! Ben bunu söylemem!” Ben de dedim ki, “Ya bu sahnenin çok romantik olması lazım!” Yine, “Sen de ne meraklısın böyle şeylere!” demesin mi? .
-Eeeee?
Ben de içimden, “Madem istediğimiz her lafı istediğimiz gibi söyleyebiliyoruz senaryoda, ben de söylerim!” dedim. Laf geçiyoruz öncesinde. O şimdi okuyor, “Gülseren nasılsın?” dedi. Ben de cevap verdim. “İyiyim an...n a..!” Evet, yaptım! Beni o kadar delirtti ki söyledim! Sonra da mikrofonu çıkarıp, “Ben bu sahneyi çekmem!” dedim, gittim…
109
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.