“Sen de ne meraklıymışsın öpüşmeye” -Neydi? Ben çok gerçekçiyim. “Birbirimizin gözünün içine bakacağız, aşıkmışız gibi. Ne olacak ki, abartılacak bir durum yok. Nihayetinde bir dizi çekiyoruz, yüksek sanat falan yapmıyoruz, para kazanıyoruz. Yüz kişi ekmek yiyor bu diziden. Ama işimizi iyi yapmalıyız. Hakkını vermeliyiz!” Benim derdim buydu. Fakat ben bile diziyi izlerken artık diyordum ki, “İnandırıcı olmaları için bu iki karakterin, el ele tutuşmaktan öteye geçmesi lazım. Artık öpüşsünler. Çünkü iki sevgili öpüşür…” -Senaryoda da var mı? Elbette! Ama erkek başrol oyuncumuz istemiyor, o yüzden de öpüşülmüyor! Dahası bana, “Ooo! Sen de ne meraklıymışsın öpüşmeye. Sen zaten alışkınsın böyle şeylere” falan diyor. Gayet çirkin, çiğ laflar. -Peki müdahale edecek, “Senaryoya uyalım!” diyecek bir yönetmen falan yok mu? Yönetmen var da, ‘yönetebilen’ biri yok! Bu dizinin dünyasını kuran gerçek yönetmenimiz, bu olan bitenlere katlanamadı, geçen sene Haziran’da ayrıldı. Sonradan gelen genç arkadaşı da, erkek başrol oyuncusu yönetiyor! İşin aslı bu. Erkan Petekkaya ne söylese, yönetmenimiz gülüyor, kabul ediyor, onaylıyor.
10 3
“Erkekliğini benim kadınlığım üzerinden taçlandıramazsın” -Öpüşmeme gerekçesi, gerçekten Anadolu’nun muhafazakârlaştığını düşünmesi mi? Yok canım, onu sonradan uydurdu! Bir önceki dizide, eski karısına tecavüz etti, sonra birini öldürdü, çocuğunu dövdü filan… Anadolu, bunlara bir şey demiyor da öpüşmeye mi diyecek? Belki de “Bir erkek bunları yapabilir ama sevdiği kişiyi öpemez!” demeye getiriyor, bilmiyorum ki… -Ben hâlâ çözemedim… ‘Sevgili’yi oynayan biri, üstelik bir erkek oyuncu neden öpüşmez ki? Ben sana söyleyeyim, aklınca beni incitmeye çalışıyor. Küçümsemeye, aşağılamaya çalışıyor. Ama yani sen, kendi erkekliğini benim kadınlığım üzerinden taçlandıramazsın! Ben buna izin vermem! Yapamazsın… -Acaba, bu toplum gerçekten muhafazakârlaştı da, öpüşme sahnelerini izlemek istemiyor, böyle bir şey olabilir mi? Yok artık daha neler! Oku yorumları, twitter’da yazılanları. Herkes diyor ki, “Yeter artık ya! El ele tutuşmaktan öteye geçin!” Çünkü artık inandırıcı gelmiyor. O izlediğin aşka inanmıyorsun…
10 4
“Biz bu malum şahısla çok ağır şeyler yaşadık” -Bir oyuncunun senaryoyu kafasına göre değiştirme hakkı olabilir mi? Bence olamaz! Yola bir aşk filmi diye çıkıldı. İkimizin birbirimizin gözünün içine bakan fotoğrafı kondu. İnsanlara bu vaat edildi. Bu vaat edildiyse sen onları kandıramazsın. Ama işte bu ülkede, erkek olunca her şeyi yapma hakkın oluyor. O da kendinde bu hakkı görüyor. Zaten mesele de bu! Biz bu malum şahısla çok ağır şeyler yaşadık. Sonra da utanmadan, “Konuşursam yer yerinden oynar!” diyor, diyebiliyor. Kardeşim, benim 11 yaşında pırlanta gibi bir oğlum var. Senin ne hakkın var böyle konuşmaya… Sormaz mı oğlum bana, “Anne sen ne yaptın!” diye? Ne demek bu? Ne yapmışım ben! Nasıl bir çamur atmaktır bu. Bir de bu lafı alıp başlığa koymuşlar. E geldi tabii bir sinir bana. Ben öyle ‘vur kafasına, al lokmasını’ biri değilim. Haksızlığa da gelemem. -Anladığım kadarıyla ikinizin, moda deyimle elektriği hiç uymadı… Mesele elektrik değil, biz bir iş yapıyoruz! Para kazanıyoruz. İşimizi hakkıyla yapalım. Birbirimizi sevmemiz gerekmiyor. Ama saygı duymamız gerekiyor. Erkek ya, onun her şeye hakkı var. Rejide küçücük bir kız hata yapmış, nasıl küfürler sıralıyor. Sette ağza alınmayacak küfürler ediyor, bağırıyor- çağırıyor, o yönetmen denilen kişi de bunlara gülüyor.
10 5
“Psikolojik baskı altındaydım” -Peki daha önce böyle şeyler yaşadın mı? Hayır asla! Atıf Yılmaz’la da çalıştım, Fatih Akın’la da… Türkan Şoray’lar, Şener Şen’ler, Özcan Deniz’ler… Hiçbir sorun yaşamadım bugüne kadar. Setime zamanında giderim. Zaten ezberimi falan yapmış olurum. Oyunumu oynarım, sonra da evime dönerim. Başka türlüsünü bilmiyorum. Sete gidip, sekiz saat beklemeyi de bilmiyorum. Ama bu dizide öyle oluyordu. Arkadaş gelemiyordu. Onun için kanaviçeye başladım. Çünkü zaman geçmiyor, bekle bekle… -Erkan Petekkaya’nın sana, “Amma da meraklıymışsın!” demesi mobbing mi? Evet. Mobbing’in Allah’ı! Psikolojik baskı altındaydım. Herkes de bunu biliyordu ama kimse sesini çıkarmadı. Türkiye’deki sorun da bu bence. Herkes her şeyi biliyor, görüyor ama erkek dünyası ya, “Erkektir her şeyi yapmaya hakkı var!” ya, hele gücü de varsa, zorbalık yapsa da kimse sesini çıkarmıyor. -Bunu yapma hakkını nereden buluyor? Bu hakkı ona veriyorlar. O Erkan Petekkaya ya, “Onun dediği, yaptığı doğrudur!” diyorlar.
10 6