Bir yanınızla çok sert, mesafeli duruyorsunuz. Bir taraftan da sevimli ve babacan.... Siz Uğur’u nasıl anlatırsınız?
Nasıl durduğumu bilmiyorum. Hayat karşıma ne çıkarıyor, onu da bilmiyorum. Kendimi herhalde tarif edemem. Yalnız fazla hassas ve duygusalım. Belki mesafeli gözükmem içe kapanmamla ilgilidir.
O zaman adım adım gidelim. 64 yaşındasınız. 60’tan sonra neler oluyor?
Yaşla ilgili sorulara dalmayalım. Çünkü bir idrak söz konusu oluyor. Toparlanıp gidiyoruz gibi bir hissiyat. Daha ben oralara gelmedim. Benim yaşla ilgim yoktur. Mesela 64 yaş neye delalettir, bilmiyorum. Ona göre bir davranış mı sergilenir? Artık amca mıyım? Hatta “Bak Uğur Dede geçiyor” diyorlar. Neyim, bilemiyorum. En çok “Uğur Babaaaa!” diyorlar. Ama dede olduk artık hitaben. Kendimi genç hissediyorum demek istemem ama yaşın farkında değilim.
Hayata bakış ve algılayışta neler değişiyor?
Horoz ötüyor. Öttüğü sürece bakış ve algılayış değişmiyor.
Konu aşk olunca... Onda değişim yok mu?
Ben anlamıyorum yaşın üzerimdeki etkisini. 18 yaşımdayken 27 yaşında sevgilim vardı, teyzemle birlikteyim zannediyordum. Şimdi “Kadın 45 yaşında” diyorlar. Burun büküyorum. 35’ten yukarı kullanım kılavuzu istiyorum. TC kimlik soruyorum, aşı karnesi, sağlık raporu... Benimkileri de masaya koyarak tabii, “Bak anacım evraklarım zarfta, çekmecene koy”. Yatakta aniden paket olursak sorumluluk ona kalmasın. ‘Fücceten gitti’ kâğıdımı da imzalı veriyorum. Aniden gittim, onun suçu yok. Noter imzalı.
Şimdilerde en büyük özlemi neye karşı çekiyorsunuz?
Çocukluğumun İstanbul’una. Hayallerinizin ne kadarını gerçekleştirdiniz? Farkında olarak yaşamadık ama şahane bir hayatmış. Hayat öyle zannediyorduk. Sinemaymış meğer. Evet, ‘Cinema Paradiso’.
Hayallerinizin ne kadarını gerçekleştirdiniz?
Görünmeden yaşamak istiyordum. Olmadı.