Geçen hafta vizyona giren ‘Zoraki Misafir’de başrollerden birisiniz. Sizi nasıl bir karakterde izleyeceğiz?

Hıyarın teki.

Anlamadım...

Evet öyle, ne diyeyim. Gülerek söylüyorum ama şaka yapmıyorum. Karakter öyle. Umarım izleyenler eğlenirler.


19 10

Neydi bu film için sizi çeken, ikna eden?

Malum pandemi dönemi. Tam ‘Artık dizilerde oynamayacağım, bundan sonra sahne ve kendi filmlerim olacak’ dedim, patladık. Bir de senaryosu matraktı. Kadroda tanıdığım genç oyuncular var. Belki bir eğlence olur diye düşündüm.


19 11

İnsanlar size babacan, tonton rollerin aksine daha sert mizaçlı karakterleri yakıştırıyor. Neden sizce?

“Şu adam beni bir dövse de problemim bitse” diyorlar herhalde. Öyle bir çekiciliğim olmalı. Ertem Abi’yi anayım o zaman. ‘Arabesk’ filminde ben de senaryo çalışmalarına katılıyordum. Bir gün bana “‘Gazinocular Kralı’nı sen oynayacaksın” dedi. Çok şaşırdım. O zamanlar gözlüklü, tipiyle hiçbir karaktere kopya vermeyen biriyim. Jön desen değil, komik desen hiç değil, sertliğin esamesi bile okunmuyor. Merak edip sordum bir gece: “Abi, bu role niye beni düşündünüz?” “Al Capone da senin gibi bebek yüzlü ama 2.000 cinayeti var. Eve git, aynaya bak, ona çok benziyorsun” dedi. O gece rolü çıkardım. O bir parodiydi ama sanırım bir artist, insanın bütün hallerine dair bilgiye sahip olmalı. Kötülükle iyilik hissi hepimizde vardır. İyilikte içimiz gözükür. Kötü karakteri iyi becermekse kötülükten korkmak olsa gerek.


19 12

Sahneyi özlüyor musunuz?

Son gösterilerde daha önce pek farkında olmadığım bir hisle dolaştım. Güldürmek sanki doğal geliyordu eskiden ama sonra anladım ki kahkaha atmalarından mutluluk duyuyorum. İnsanı hoşnut etmek, elinde olmadan kahkaha attırmak benim için büyük bir haz haline geldi. Sahneyi özlemek hissiyatından uzağım bu arada. Tuhaf şeyler söylüyor gibi görünüyorum, sanki çelişik gibi, ama ben kendimi Oyuncu gibi de hissetmem. Bir yığın malzemeyi taşımak zorundasınız ruhen.


19 13