Sinemada bugüne kadar sayısız kadın oyuncuyla başrol oynadınız. En hayran olduğunuz oyuncu partneriniz kimdi?
C.A.: Hepsinin yeri ayrıydı ama Fatma Girik çok yiğitti, çok başkaydı. ‘Büyük Yemin’ filminde neredeyse kader ortağı olduk diyebilirim. Adana’da otel yok, aynı odada kaldık, çamaşırımızı yıkardı, yemeğimizi yapar verirdi. Türkan Şoray daha bir prensesti, mesafeliydi, Filiz tam bir hanımefendi. Hülya Koçyiğit de iyi arkadaştır her zaman.
Murat Bey, Ali Sunal çocukluğunda babanıza çok hayranmış. Annesine “Keşke babam Cüneyt arkın olsaydı, neden onunla evlenmedin?” dermiş…
M.A.: Bunu bilmiyordum, daha önce denk gelmedim, tüylerim diken diken oldu şu an çünkü ne tesadüf ki hem çocukluğumda hem hala bugün evde en çok Kemal Sunal izleriz. Onun taklitlerini yapardık. Okulda, sınıfta, hep onun repliklerini kullanırdık. Bugün bile evde sık sık birbirimizle onun o yarattığı karakterler gibi konuşuruz.
Bugüne kadar babanızdan öğrendiğiniz en önemli bilgi ne?
M.A.: Babam hep “Oğlum mutlaka elle tutulur bir mesleğin olsun. Sonra sadece keyif almak için yapacağın işleri zaten yaparsın” derdi, bu sözün değerini bugünlerde daha iyi anladım. Bir de şunu derdi hep. “Bela sana gelirse kaç, bu seni korkak yapmaz. Hala geliyorsa bir adım daha çekil. Ama adım atacak yerin kalmadı mı? O zaman sen o beladan daha büyük bela ol!” Bunun da faydasını her zaman görmüşümdür.