Ünlü olmayı daha o yıllarda kafasına koyuyor ve hayali, seyirci olarak gittiği “Komedi Dükkanı'nda sahneye çıkmasıyla değişiyor: “Arkadaşımla Starbucks’da kahve içiyoruz, bana peçete imzalattı ‘ünlü olacağım’ diye. Hâlâ duruyor. Bu kadar inançla gittim programa, neye güvendim bilmiyorum. Birini istediler, elimi kaldırdım ve sahneye çıktım.”
142
Artık ünlü biri olduğunu ise “Küçük Kadınlar” dizisi yayınlanmaya başladığında anlıyor: “19 yaşındayım. Ajansla tanışmaya gidiyorum diye topuklu çizmelerimi giydim, kırmızı rujumu sürdüm, saçımı toplattım. Meğer beni ‘Küçük Kadınlar’ dizisinin casting’i için çağırmışlar. O halimle tam bir küçük kadındım. Ama beni düşündükleri rol sokakta top oynayan kızmış. İki gün sonra yırtık jean’le, makyajsız gittim. Bu sefer oldu. Dizi 1.5 ay sonra yayınlandı. Sokağa çıktım, herkes fotoğrafımı çekiyor. O zaman anladım ne olduğunu.”
143
Ardından okul ve staj günlerinden bahsediyoruz: “Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde staj yaptım. Orada kimsesiz hastaların tutulduğu bir L katı vardır. Her gittiğimde bambaşka bir hikaye dinliyordum. Çok zor bir deneyimdi.”
144
“Siz bu durumdan etkileniyor muydunuz?” diye soruyorum, kafasını sallıyor: “Okulda etkilenmememiz gerektiği öğretiliyor ama hiç kolay değil. Hastanede gördüğüm şeyler kolay kabul edilir şeyler değildi.”
145
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.