Ölümü, yası, hüznü, özlemi yaşamak/anlatmak istiyorum aslında ve fakat bunu da becerebildiğim söylenemez. Yazdıkça, paylaştıkça acının azalmasını umuyorum. "Bir kâbusun içinden geçiyor ömrüm" hissindeyim. Ne zaman biter bilemiyorum.
Bugün bütün gün evdeydim. O geceye dair hatırlayabildiğim her şeyi yazdım. Birkaç yıl önce ölümden korkup korkmadığını sormuştum sana. 'Ne korkacağım lan, ölüm geldiğinde ben orada olmayacağım' demiştin. 30 Ağustos'u 31'e bağlayan o gece anladım ne demek istediğini...
Ölüm gelmişti ama sen orada yoktun sevgilim. 70 yıldır bedenine hapsolmuş naif, sıcacık ruhun neşeyle göğe yükselmişti. Artık sana ait olmayan o yakışıklı yüzünde sonsuz bir huzur vardı. Güzel gözlerinden defalarca öptük seni, gözün arkada kalmasın. Kavuşturulmuş eller.
Ölüm ilk defa korkutucu gelmedi. Belki de dediğin gibi heyecan verici bir serüvendi. Bizim kalbimiz biraz karanlık bu günlerde, incinme geçer. Kucaklayan yüz... Hepimizin biraz zamana ihtiyacı var. Sensizlik bildiğimiz / deneyimlediğimiz bir konu değil. Hayat bilmediğimiz yerden sordu. Yavaş yavaş yazıyorum işte sevgilim. Sana verdiğim sözü tutacağım...''