- İşlediğiniz konularda kimi zaman anne olarak, kimi zamanda kadın olarak net tepkinizi ortaya koyuyorsunuz. Bu da izleyicinin çok hoşuna gidiyor. Bu işin sırrı doğallık mı?
- Televizyon ve izleyici "mış gibi" yapılmasından hazzetmiyor. Hayatımı, kişiliğimi kamera önü ve kamera arkası şeklinde bölmüyorum. Hayat akıyor ve onun bir kısmına izleyicilerimi ortak ediyorum. Hangi olaya nasıl tepki veriyorsam programda da öyle. Bu da seyirciye geçiyor. İzleyicimle aramda ekran yok, birbirimize dokunabildiğimizi düşünüyorum.
- Program dizi gibi izleniyor. Hatta geçen sezon birçok diziye de fark attığınız oldu. Sizce nedir insanları bu kadar çeken programınızda?
- Hayatta ne varsa Esra Erol'da da o var. Keşke herkes mutlu olsa, kimse sorun yaşamasa da biz de konuk bulamasak. Belki de en önemlisi, seyircimle aramda güçlü bir güven duygusu var. Biliyorlar ki, Esra Erol gösteriyorsa doğrudur, sorun varsa Esra Erol çözmek için elinden geleni yapar.
Güven en temel hazinem. İnsana reyting malzemesi olarak bakmıyor olmak da değer görüyor. Belki şaşıracaksınız reytingi yüksek birinden bunu duyduğunuza ama bence reyting için her yol mübah değil. Zaten bu anlayış da seyirciye geçiyor. Televizyoncu Esra Erol yok, sadece insan Esra Erol var.
- Her gün ekranda olan biri olarak kendinizi izliyor musunuz? Kendinizi acımasızca eleştirir misiniz?
-
Kesinlikle en üst dozdan eleştirimi yaparım. Kendime hesap verebiliyor
muyum? Hep bunun muhasebesini yaparım. Zaman zaman kendimi eleştirmeyi
abarttığımı düşünenler var çevremde. "Ben oldum" dediğiniz an, hayat
size iyi bir ders verir, o nedenle ben hiç kendime "Tamam oldu bu iş"
demem. "Daha iyi nasıl olur" sorusu hep cebimdedir.