Merhaba, hayatım boyunca biriktirdiğim insanlar, merhaba. Bildiğiniz bir hikayedir belki; Çok eski günlerde bir ülke varmış, biri ölürse kocaman bir çan çalar ama bu çan da kişinin statüsüne göre çalarmış. Ne demek bu? Eşraftan biri ölürse çan iki defa çalarmış. Bir devlet adamı öldü, üç defa.. Kral öldüğünde de dört defa.. Herkes kimin öldüğünü az çok anlarmış. O gün şehrin mahkemesinde bir dava varmış. Halk, yargılananın suçsuz olduğunu bilmekte ama yargıya güveninden sesini çıkarmayıp kararı beklemekteymiş.
7 3
Karar açıklanmış ve herkesin suçsuz dediği sanık maalesef mahkum olmuştur. Halk konuşa konuşa işinin başına dönerken, birden çan sesi duyulmuş. Birinci çalışta, “Acaba kim ödü?” İkinci çalışta, “Eşraftan kim?” Üçüncü çalışta, “Devlet adamı” Dördüncü çalışta, “Eyvah! Demek ki kral öldü” Fakat çan bir kez daha çalar.
7 4
İşte bunun anlamını hiç kimse bilmez. Çanın bulunduğu tepeye koşar halk, çanı çalan adam oradadır ve açıklar; “Kraldan daha önemli bir şey var. Bugün adalet öldü” İşte ben geçmişte çanı 5 kere çaldırtmış biriyim. Hani denir ya, geciken adalet adalet değildir diye, eksik bir söz olduğunu burada anladım; Geciken Adalet Zulümdür!
7 5
16 Kasım 2016 tarihi benim için 2 sene önce girdiğim cezaevindeki 730 günün adıdır. Yani iki seneyi doldurduğum tarihtir. 2009’da kabusumun başladığı 218 günlük tutukluluk sürecimle beraber tam tamına 948 gündür tavan ve tabanla birlikte 6 duvar arasında demir kapılar ardında adalet bekliyorum. Hayatımdan giden yıl sayısı ise şimdilik; 7 Bilmiyorum tutkuyla bağlı olduğunuz sanatınızdan, şarkılarınızdan, ideallerinizden, sevdiklerinizden ayrılmak durumunda bırakılıp bu hale getirilseydiniz, duygularınız için siz daha doğru kelimeler bulabilir miydiniz?
7 6