Arada sinirlenip kavga falan da etmez misin?
Asla
etmiyorum. Çocukken daha kaprisli ve zordum. Ama 30’umdan sonra bir şey
oldu. En son kiminle kavga edip sesimi yükselttiğimi hatırlamıyorum
bile. Benim insanları üzmek, kırmak gibi bir korkum var. Tanındıktan
sonra daha da içime kapandım. Kapris yaptığım, şımardığım zannedilir,
her yaptığım yanlış anlaşılır korkusu sardı beni... Her şeyi ılımlı
çözmeye gayret gösteriyorum.
İnsanlara bu kadar pozitif yaklaşırken strese girdiğin olmuyor mu?
Depresyonu da tatlışlıkla geçirmeye çalışıyorum. Instagram’da story çekmemin en büyük sebebi kendimi iyileştirmek.
Nasıl yani?
O depresif ruh halinden kurtulmak, yalnızlığımı gidermek, sıkıntılarımı aşmak için sosyal medyayla bu kadar haşır neşirim.
Sen insanları mutlu etmeye bu kadar takılmışken seni neler mutlu ediyor?
İnsanlarla
mutlu mesut yaşamak... Hiçbir kötülüğün, fesatlığın ve kıskançlığın
olmaması... Ben kıskançlık konusuna çok takık bir tipim. Kimseye
inandırıcı gelmiyor ama hiç kıskanç değilim. Kıskanmanın da günah
olduğunu düşünüyorum.
Biraz Pollyanna mısın?
Psikoloğuma bir gün “Bana
biri kötülük yaptığımda aklıma ilk gelen şey, ‘Kıyamam. Niye bunu yaptı
bana, ne derdi var’ diye düşünmek oluyor” dedim. ‘Bu bir kibir mi’ diye
merak ediyordum. O da bunun bir savunma mekanizması olduğunu söyledi,
“Bana zarar verdi diye düşüneceğine ‘Ne derdi var’ diyerek olayı kolay
atlatmaya çalışıyorsun” dedi. Belki gerçekten bir savunma mekanizması
ama bence gerçekten güzel konuşarak ve tatlılıkla her şey o kadar güzel
çözülebiliyor ki ben o şiddeti hiç anlamıyorum.