Ani bir kayıp mıydı?
Evet. 19 yaşındaydım. Ablamın
“Baba” diye çığlık atmasıyla uyandım, yataktan “Babamı kaybettim” diye
fırladım. Daha 52 yaşındaydı, çok gençti.
O dönem yaşadıklarını senaryolaştırmak istiyormuşsun. Neler yaşadınız?
Çok varlıklı bir aileydik. Babam öldükten sonra borçları olduğunu ve babamın da o stresten gittiğini öğrendik.
Hayatın bir günde mi değişti?
Bir şeyler olduğunu hissediyordum ama “Babam ne kadar kaybeder ki...” diyorduk. Fabrikaları falan vardı. Her şeyi reddi miras yapıp sıfırdan bir hayata başladık. Anneme o gün döndüm, “Biz şimdi ne yapacağız” diye sordum. Annem “Ne demek ne yapacağız? Hayatımıza devam edeceğiz” dedi. Üçümüz birbirimize sarıldık. Annemin gücü bize geçti; onun gücünü Film yapacağım.
Yokluğu görüp yeniden para kazanmaya başlayınca daha tutumlu oldun mu?
Hiç
tutumlu değilim. Babam çok dağıtan biriydi. Bizim eve gelen herkesi
tepeden tırnağa giydirir öyle gönderirdi. Ben de eve gelen arkadaşlarımı
kıyafet odasına sokar giydiririm, aynı babam gibiyim. Ama şöyle
hırslarım da oldu: Annemin sattığı yüzükleri hatırlarım. Son yüzüğünü
satarken bana gösterip “Bu da gidiyor” demişti. “Sana söz veriyorum, bir
gün alacağım” dedim.
Alabildin mi?
15 yıl sonra... 4-5 yıl önce
ona çok büyük bir doğum günü partisi yaptım, tektaş aldım. “Bana bunun
sözünü vermiştin” dedi. Hayatım ablama ve anneme güzel bir hayat kurmaya
odaklı...