- Öncelikle röportajı yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Yeni albümünüzle yine herkesi mest eden Cenk Erdoğan tınılarıyla kulaklarımızın pasını sildiniz. Peki, ’Fermata’ albümünün oluşum süreci nasıl başladı?

Teşekkür ederim, eğer öyleyse ne mutlu bana. “Fermata” aslında kısa sürede yazılmış bir albüm. Fermata bir müzik terimi. Durmak, soluk almak anlamına geliyor. Yoğun bir üretim sürecinde yaklaşık üç ay içerisinde besteledim bu albümü. Müziği besteleme sürecim bazen hızlı, bazen yavaş oluyor bu süreçlerin bir matematiği yok. Artık ülkemin iyice ayrıştığını hissediyorum. Öteki beriki derken birbirine düşman bir insan kalabalığı haline geldik. İstedim ki, hepimiz Fermata sembolünün altında toplanalım ve aynı nefesi alalım.

- Fermata albümünü oluştururken esin kaynağınız neler oldu?

Aslında esin kaynağı herşeydir. Tek bir konuya yazmıyorum müziklerimi. Bazen sadece bir riff geliyor, bazen bir şey görüp canımı acıtıp ona motive olup yazıyorum. Bazen ise sebepsiz. Hayatın içi müzikle dolu sen bakarsan o da sana bakar.

- İsmail Tunçbilek ile yaptığınız ‘Çare’ isimli muhteşem beste ‘Fermata’ albümünde de karşımıza çıkıyor. ‘Çare’nin bir hikayesi var mıdır? İsmail Tunçbilek ile yeni projelerde görebilecek miyiz seni?

İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde harika hocalar ve öğrencileriden oluşan 'Sound Picnic' projesinden bana ulaştılar ve çekim yapmak istediklerini ilettiler. İlk olarak Lahza albümündeki müzikler ile çekime başladık. Ben ortaya çıkan sonuca hayran kalınca dedim ki; size İsmail Tunçbilek'i getireyim mi? Onlar da bu fikre uçunca, ben de İsmail Tunçbilek’i aradım ve 'Ağabey senin için bir müzik yazıcam beraber çalalım mı?' dedim. İsmail Tunçbilek seve seve kabul etti ve ben “Çare”yi besteledim. Buluştuk, provasız çaldık ve bitirdik. İsmail Tunçbilek, gerçek bir deha benim kalbimde. Kendisine beste yapma süreci de inanılmaz keyifliydi. Ardından birlikte bir proje yaptık ve konserler verdik. Umarım bu konserlere devam ederiz.

- Fermata albümüne eli, gözü, gönlü değmiş güzel insanları hatırlayalım?

Tabiki onlar olmasa “Fermata" mantığı eksik kalır zaten. Davulda bence dünyanın en önemli davulcularından biri olan Mehmet İkiz yer alıyor. Lahza adlı projemizden bilen bilir nasıl harika bir müzisyen olduğunu. Kontrbas da ise memleketin en yetenekli bascılarından Baran Say var. Kemik kadro böyle iken tabiki bize nefes veren, can veren harika yürekler var. Perküsyonda Velican Sağun var. "Can Direği" isimli parçada onları duymaktan dolayı gurur duyduğum Sibel Gürsoy, Tuba Önal, Dünya Kızıçay var. Ve de Shahyar adlı parçada inanılmaz ses İranlı Golnar Shahyar var. Shahyar adlı parçayı Golnar Shahyar için besteledim. Golnar Shahyar, bestenin üstüne Farsça harika sözler yazdı ve kaydettik. Albümün mix’i (ki bu benim için önemli) Berk Kula’ya ait çok emek verdi.



3 2

- Film müzikleri, prodüksiyon, aranjörlük ve full kayıtlar derken aslında kelimenin tam anlamıyla bir müzik adamısınız. Bu işin en çok hangi alanında olmayı seviyorsun?

Aslında hepsi aynı şeye hizmet ediyor “MÜZİK" yazmazsan kaydedemezsin, kaydetmezsen paylaşamazsın. Film müziği benim en sevdiğim alanlardan biri. Son bestelediğim film Çağan Irmak’tan Çocuklar Sana Emanet’in soundtrack'leri Spotify ve iTunes'de yayınlandı. Aranjörlük kısmı ise tamamiyle büyük bir zevk benim için. Bir enstrümantal albüm dinleyiciye çok kolay ulaşmıyor ama bir şarkı düzenlemesi ya da bestesi daha hareketli ve daha hızlı ulaşılabilir. Bu sebepten şarkıcılarla çalışmaya bayılıyorum onlara güzel aranjmanlar yapıp, hem tarz gözetmeksizin ülkenin müzikal kültürüne ekleniyorum hem de bundan mutlu oluyorum.

- Müzik hayatının en büyük dönüm noktası ne oldu?

Bu dönüm noktaları bir tane olmuyor aslında. Her geçen gün güzel şeyler seni bulabiliyor. Öncelikle okulum İstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik (Kompozisyon) bölümünde eğitim almam oldu. Hemen ardından ikinci okulum olan ustam Cengiz Onural'dır. Ondan her gün bir şey öğreniyorum ve hala bitmedi bu süreç ne mutlu ki bu yüzyılda denk gelmişim.

- Konserlerinizde yaşadığınız ‘asla unutamam’ dediğiniz bir anınız var mı?


O kadar çok ki... Bir dönem çok yoğun pop çaldığım yıllarda aynı zamanda caz projesinde çalışıyor ve sürekli o grubun müziklerini dinliyordum. Sahneye çıkarken kulaklık monitörümü taktım ve sahneye attım kendimi. Radyo frekansları karıştı ve kulağıma başka müzik gelmeye başladı. 'Ne oluyor? derken farkettim ki, bir kulağıma sahnede kullandığım monitörü diğer kulağıma ise üzerinde çalıştığım müzikleri takmışım. O zaman dedim ki; 'Sanırım pop çalmaya ara verip kendi yoluna bakma zamanı geldi.'

- “Müzik hayatında bu olayı iyi ki yaşamışım!” dediğiniz bir zaman oldu mu?

Tabiki olmaz mı? Sezenli Yıllar Projesinde Sezen Aksu Orkestrasını yönettim. Sezen ile bir şarkı çalsam bana kafi derken bu projenin müzik direktörlüğünü üstlenmek benim için tarifsiz bir keyif.

- Müzikle daha fazla haşır neşir olmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Bol bol araştırma yapmalarını, hiç vazgeçmemelerini öneririm. Ellerindeki, damarlarındaki kanın bu topraklardan çıktığını kendi otantik müziklerini Batı'yı takip ettikleri kadar takip etmeleri gerektiğini söylemek isterim.

- Yakın zamanda Cenk Erdoğan’ı nerelerde görebiliriz?

Eylül ayından başlamak üzere uzun bir Avrupa ve Amerika konser turnesine gidiyor olacağım. Öncelikle Eylül ayında Hollanda' da gerçekleşecek 'Mediterranean Ensemble' da yer alacağım. Hemen ardından Ekim – Kasım ayları arasında 'International Guitar Night' kapsamında 1 ay boyunca Antonie Boyer, Luca Stricagnoli, Samuelito ve ben Avrupa'yı turlayacağız. Ocak – Mart ayları arasında da aynı proje ile Amerika turuna çıkıyorum. Detaylara sosyal medya hesaplarımdan ve web sitemden (cenkerdogan.net) ulaşabilirler belki bir yerlerde denk geliriz kim bilir...

3 3