'Alışık o mahkeme kapılarında sürünmeye!'

Şebnem Schaefer, bir dönem polemik yaşadığı Özcan Deniz’in filminin galasına katılmış ve bu tercihle birlikte pek çok magazin programında tartışma konusu olmuştu. Schaefer, bu yorumlar sonrasında sosyal medya hesabından bir metin paylaşarak adeta tüm magazin programı sunucularını topa tuttu. Konunun muhattaplarından Seren Serengil, Şebnem’in bu sert çıkışına yanıt vermekte gecikmedi…

İşte Seren Serengil'in Instagram hesabından yaptığı açıklama: “Deniz herkes bizi konuşuyor … Her türlüsü, türlü türlüsü… Ama şöyle diyeyim mi bizim yaptığımız her haber gazetelerde çıkmış haberlerdir. Olmayan bir olay, yazılmamış bir haber bizim programımızda yer almamaktadır. Zamanında veya bugün çıkan haberleri konuşuyoruz, kimseye iftira yalan dolan atmayız. Atıp geri adım hiç atmayız iki zavalli gibi… Birilerini programlarına çıkartıp bize yapıldığı gibi sallatmayız. En azından şimdilik sabırlı davranıyoruz çünkü yıllardır sanatçıların arkasından sallayıp çok daha büyük rezaletlerin başrol oyuncuları olduğunuzu biliriz ama şimdilik hakkımızı saklı tutuyorum. Çünkü bunu açıklamak zorunda kalırsam oradan gidersiniz memleketi de terk edersiniz biliyorsunuz.

O yüzden piyonlarınızı hakkımızda açıklamalarda bulundurturken iyi düşünün. Biz onu mahkemeye vereceğiz. Alışık o mahkeme kapılarında sürünmeye nasılsa. Ama ben kendi adıma şunu söylüyorum duruşumu tavrımı güvenilir oluşumu herkes bilir. Ben bir şey söylüyorsam muhakkak elimde güvendiğim bir şey vardır ve mutlaka bir haber yapıyorsak o işlediğimiz şey gazeteye çıkmıştır.

Biz kimse hakkında olmayan bir şeyi ortaya atmıyoruz önümüze gazete geliyor arşivde birbirine hakaret eden insanların haberleri varsa onu hatırlatıyoruz yine çıkmış olan haberleri degerlendiriyoruz. Yani o yuzden kim işlediğimiz konuları gazete haberi olmadan yaptığımızı iddia ediyorsa mahkemeye verebilir ama bizde her söylediğimiz şey belgelidir. Ha! Ama kim söylediğimiz ve yaptığımız haberlere ‘İftira atıyorlar’ diyorsa de bende bunu sonuna kadar devam ettiririm bu böyle biline…”