Kocaman şehirlere tıkılmış küçücük insanlarız…
Ağlanacak halimize gülen palyaçolara çevriliyoruz kendimizi her geçen gün biraz daha fazla! Doğamızın kabul etmediği birçok şey şu anda birçoğumuz için normal. Sokaklar üç maymunu oynayan palyaçolarla dolu. Ama olayın trajikomik tarafı kimsenin üç maymunu oynadığının farkında olmaması…
Konu derin o zaman kolları sıvayıp yola koyumla vakti gelmiştir.
Elbette küçükken anne ve babalarımızın davranışlarını taklit etmişizdir bu çok normal ve olması gereken. Sonra büyüdük ve her şeye gereksiz anlamlar yüklemeye başladık. Mesela kırmızı ruj sizi böyle gösterir, siyah ruj şöyle gösterir. Yok, bu kıyafetle bu oje olmaz. Bu çantaya bu ayakkabı uymaz gibi uzar gider bu liste. Tek tip insanlar olmaya zorlanıyoruz fark ettirilmeden. Herkes böyle olsun ama farkı olalım gibi bir paradoksa girdik! İnsanların özgürlüğü her geçen gün biraz daha sınırlanıyor. Oysa ki özgürce ve o an içimizden geçeni yapmamız değil mi en güzeli? Bizi biz yapan zaten kendimize münhasır davranışlarımız değil midir? Şöyle bir baktığımızda doğallıktan ne kadar da uzaklaşmış, bize ait olmayan limanlara doğru ne kadar da fazla yol almışız değil mi? Aslında ne kadar da acı bir durumdayız. Git gide kendimiz olmaktan korkar hale geldik. Sınırlar ve bağlı olduğumuz görünmez zincirlerimiz var!
Lise çağına gelmiş çocuklar aslında TV ekranlarının ve sosyal medya getirilerinin bize en iyi aynası oluyor. Yaşlarından büyük görünme çabaları. Kızların belli bir vücut hattında olmak için ağır diyetlere başvurup bu yüzden depresyona girme eğilimleri. Mutsuz çocuklar yetişiyor sırf bu yüzden!
Bir marjinallik merakıdır alıp gidiyor başını. Nedir bu marjinal? Marjinal kelimesi Fransızca kökenli olup; Toplumda türdeş bir kümenin içine girmeyen, onun en ucunda yer alan, aykırı kişi demektir. Yani bir nevi farklı olma isteği. Sonra aslında bir yere ait olmayacağız derken kendi içlerinde bir gruplaşma oluyor. Yani tanımla zıt düşüyorlar. Ve bu farklı olma isteği aslında değerli hissedilme ihtiyacından ortaya çıkıyor o zaman bu konuda en büyük rol de anne babalara düşüyor!
Çocuklarınıza her koşulda çok değerli olduklarını hissettirin. Sevgi ihtiyaçlarını başka şeylerle veya yanlış kişilerde aramamaları için onlarla çokça zaman geçirin! Bırakın vücutları ve yüzleri kusursuz olmasın. Bedenleriyle değil, fikirleriyle var olduklarını sıkça söyleyin. Basit bir ruj yahut oje yahut ayakkabı her neyse artık bunların hiçbiri bizi ve hiç kimseyi değiştirmek için yeterli değildir!
"Sitemizde köşe yazarı olarak yazı yazan tüm yazarlarımız yazdıkları yazı ve görüşlerden tamamıyla kendileri sorumludur. Köşe yazarlarının yazılarından dolayı İnternethaber Yayıncılık AŞ. (elmaelma.com) hiçbir şekilde yasal sorumluluk kabul etmemektedir."