Arapça cinsel arzu, şehvet anlamına gelen' bah' kelimesi ile, Farsça risale, kitapçık anlamına gelen 'name' kelimelerinin birleşiminden oluşmuş, belki de 'şehvet kitapçığı' da diyebileceğimiz 'bahname'ler Osmanlı'da cinsel yaşamla ilgili ilginç bilgiler barındırıyor.
Nasreddin Efendi söze şöyle başlıyor; ‘Ey Oğul, şimdi sana avratların güzellik alametlerini anlatacağım. Bu alametlere sahip olan avrat, avratların en güzeli demektir, alametler ne kadar az ve noksan olur ise avrat da o kadar az güzel olur.
Avradın dört nesnesi küçük gerek:
Ağzı
Elleri
Ayakları
Kulakları
Avradın dört nesnesi dar gerek:
Burun delikleri
Kulak delikleri
Göbek deliği
Ağzı
Avradın dört nesnesi geniş gerek:
Alnı
Gözleri
Göğüsleri
Butları
Avradın dört nesnesi kara gerek:
Saçı
Kaşı
Kirpikleri
Gözleri
Avradın dört nesnesi kızıl gerek:
Dili
Dudağı
Yanakları
Ve avurdları (yanağın ağız boşluğundaki kısmı)
Avradın dört nesnesi yuvarlak gerek:
Yüzü
Gözleri
Topukları
Bilekleri
Avradın dört nesnesi uzun gerek:
Boynu
Burnu
Kaşı
Parmakları
Ve yürüdüğü zaman kalçaları deprene, ve huyu tatlı ola, sözü tatlı ola ve yumuşak ola
İşte ey oğul bu yazdığım şartlar hangi avratta var ise, o avradı hemen alasın!’
Tarihçi Murat Bardakçı'nın da bahnamelerden yola çıkan ve çok ilginç bilgiler barındıran 'Osmanlı'da Seks' isimli bir kitabı bulunuyor.
Kitabın açıklamasında şöyle diyor:
"Bu kitap, kütüphanelerin tozlu raflanndaki elyazmalarının sararmış sayfalarında yüzlerce seneden beri gizli kalmış ve unutulmuş yazıları günışığına çıkartıyor: Osmanlı cinsellik metinlerini...
Muzır yahut müstehcen gibi kavramların olmadığı, cinsellik konusunda hemen herşeyin serbestçe yazıldığı bir dönemin örnekleri bunlar... Hepsi Türkçe ve hepsi de ilk defa yayınlanıyor.
Cinsel sağlıktan bahseden ve aşk tekniklerini anlatan bahnameler, Nasreddin Hoca öykülerinin cinsellik temeline dayalı ilk versiyonları, 17. asır İstanbul hamamlannda olup bitenler, Osmanlı eşcinsel edebiyatı, cinselliği konu alan şarkı güfteleri ve eski İstanbulun artık pek bilinmeyen özel hayatı... Hepsi, bu kitapta birarada.
Yüzyıllar öncesinden günümüze ulaşan ve dedelerimizin, büyük dedelerimizin, hattâ nesiller önceki atalarımızın okuyup zevk almış oldukları bu metinler Hintlilerin Kama Sutrası düzeyinde bilimsel, Arapların Kokulu Bahçesi kadar renklidir ve en önemlisi, bizim öykümüzdür. 8 tıpkıbasım elyazması, 27 renkli minyatür, 9 renkli resim, gravür ve kitap kapağıyla..."
Kitaptan bazı kısımlar:
“…Yaz olunca avradlara, kışın oğlanlara meylet ki, vücutça sağlam olasın. Zira oğlan teni sıcaktır, yazın iki sıcak bir araya gelirse vücudu bozar. Avrat teni ise soğuktur, kışın iki soğuk vücudu kurutur…”
“…Bil ki, avradların inzal alâmetleri (boşalma belirtileri) şunlardır ki, gözleri süzülür ve er yüzüne bakmaya utanır ve alnı terler ve göğsü titrer ve ere berk (sıkı) yapışır. Ve bil kim avrat ile erin inzali bir olursa, büyük lezzet bulurlar. Ve yine bil ki, avratla erin menileri birbirine karışacak olursa, aralarında muhabbet çok olur…”
“…Erkek hatunun üstüne çıka ve uyluklarını kaldıra. Tamam oynayıp memelerini sıka, sonra fercini sıkıp zekerini ovalayıp ikbâl geldikte zekerini ferci içine idhâl eyleye. Sonra, meni döke. Amma avrat üste çıksa, meni güç dökülür, safâsı az olur ve zeker İçinde meni kalır ve içinde kurur ve mesaneyi fâsid eder (bozar) ve mesanede emraz (hastalık) hâsıl olur…”