Yaz anıları kolay kolay unutulmaz. Aşkın da mevsimi olmaz ama yaz tatiline giden bekârların hayallerinde de hep orada birileriyle tanışmak, yaz aşkı yaşamak vardır. Yaz aşklarını ise unutulmaz kılan birlikte geçirilen zamanın ve aşkın yaşanıldığı romantik ortamlardır. Deniz, müzik, sahil, güneş gibi...
İster mevsimsel faktörlere bağlı olsun isterse Feronom hormonuna, aşkın yaz aylarında daha yoğun yaşandığı bir gerçek. Yaz aşklarının hormonlar ve mevsimsel faktörler kadar psikolojik nedenlere de dayandığını anlatan DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Dilek Doğu, “Tatiller genellikle yazın yapılıyor. Yıllık izinler yazın kullanılıyor, okullar tatile giriyor. Azalan stres, romantik ortamlar ve yükselen hormonlar aşkı daha çok akla getiriyor” diyor.
Aşkın kadın ve erkeklerde farklı yaşandığını anlatan Doğu, “Aşık olan erkekler ve kadınlar aynı fizyolojik belirtilerle ortaya çıkan heyecanlar yaşar. Ancak kadınlar duygularını paylaşırken erkekler bu konuda sessiz ve umursamaz görünmeyi tercih ederler. Danışanlarımızdan gözlemlediğimiz kadarıyla biliyoruz ki erkekler aşıkken adeta akıl tutulması yaşıyor. Sağlıklı kararlar alamıyor ve aşk, sosyal statülerinin önüne geçiyor. Ancak bu duyguyu kadın mı yoksa erkek mi daha yoğun hisseder sorusuna net bir cevap veremeyiz. Bu durum aşk acısı için de geçerli” diyor.
Yaz aşkları yanıltıcı olabilir…
Yaz aşklarının bazı durumlarda yanıltıcı olabileceğine de dikkat çeken Doğu, “Güneşin, kumun, denizin etkisi ile psikolojik bir rahatlama yaşayan insanların âşık olduklarını sanma yüzdeleri epeyce fazladır. Fiziksel çekimin ön planda olduğu hoşlanmalar, aşk duygusu ile karışabilir. Eğer ki tatil bitimine doğru, ‘Seneye yaz tatilinde yine burada buluşsak ne güzel olur’ gibi bir cümle ile karşılaşırsanız bilin ki bu sadece bir yaz aşkı olarak kalacaktır” dedi.
Yaz aylarında yaşanılan flörte sadece flört olarak bakarak, aşırı duygu yüklemesi yapmayanların sonrasında hayal kırıklığı yaşama olasılığının minimuma indiğini anlatan Doğu, “Unutulmamalıdır ki, zihinsel olarak iki kişi arasında kurulan duygusal bağ, sevgi ve kontrollü bir birlikteliği getirir. Etkileşim karşılıklı olduğu için duygu, düşünce, fikir, akıl ve mantık mekanizmaları sağlıklı çalışır. Görsel ve işitsel algı duygusal olarak kişiyi uyarırken, dokunsal algıda fiziksel olarak kişiyi uyarır. Tensel temas sevginin ortaya çıkardığı mutluluğu tamamlayan içgüdüsel bir etkendir” dedi.
Kadın ve erkek aşkı farklı yaşıyor?
Erkek beyninin nörolojik aşk devrelerinin kadınlarınkinden farklı olduğunu, bu durumun ‘ilk görüşte aşk’ ve ‘tek gecelik ilişki’nin nedeni olarak gösterildiğine dikkat çeken Doğu, “Aşık olan kişilerde beyin taramalarıyla yapılan çalışmalarda, aşık kadınların beyninde birçok alanın hareketlendiği saptanmıştır. Özellikle içgüdülerle ilgili alanlar, dikkat ve hafıza devreleri hareketlenir. Erkeklerdeyse görselliğin işlendiği alanlarda hareketlenme yaşanır. Görsel verilerin işlendiği bölgelerdeki hareketlilikteki bu artış, aynı zamanda erkeklerin neden kadınlardan daha hızlı; ‘ilk görüşte aşık’ olduklarını açıklar. Kadın, deneyimlere daha çok önem verir. Bu nedenle tek gecelik ilişkiyi ya da yaz aşkını en çok erkekler yaşar” diyor.