Radyasyon, ultraviyole güneş ışınları, sigara, kanserojen maddeler içeren besinler, hava kirliliği, ağır metaller gibi bir çok faktörün kansere neden olduğu herkes tarafından biliniyor, peki ya bakteri ve virüsler de risk grubunda yer alıyor mu? Bazı bakteri ve virüslerin risk yarattığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Hakko, ‘’insan vücudunda uzun yıllar kalabilen ve hücrelerde değişikliklere neden olan virüsler kansere yol açabiliyor ancak bu, virüslerin mutlaka kanser yapacağı anlamına gelmiyor’’ dedi.
Toplumun büyük bir kesimi kanserden korunmak için yaşam tarzında değişiklik yaparak, hormonlu gıdalar, zararlı güneş ışınları ve sigara gibi etkilerden uzak durulmasın gerektiğini biliyor. Genetik miras, değişen yaşam koşulları gibi bir çok neden ile ortaya çıkabilen kansere bazın bakteri ve virüsler de neden olabiliyor. Enfeksiyona bağlı kanserlerin, gelişmekte olan ülkelerde, gelişmiş ülkelerden çok daha fazla görüldüğünü söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Hakko, “İnsan vücudunda uzun yıllar kalabilen ve insan hücrelerinde değişikliklere neden olabilen virüsler kansere yol açabiliyor. Virüs veya bakterilerin yol açtığı rahatsızlıkların seyri her insanda farklı olur ve bazı insanda basit bir enfeksiyona yol açarken, bazı insanda da kansere neden olabilir” dedi.
Her virüs farklı etki gösteriyor
Kansere neden olduğu bilinen başlıca mikroorganizmaların Ebstein Barr Virus (EBV), Human Papilloma Virüs (HPV), Hepatit virüsleri ve mide ülserine neden olan Helicobacter pylori bakterisi olduğunu söyleyen Dr. Hakko EBV virüsünün yutak kanseri nedenleri arasında olduğunu belirtti. Dr. Hakko, toplumun yüzde 80-90’ının bu virüsle hayatının bir döneminde karşılaşabildiğini söyleyerek, virüsün özellikle ergenlik çağındaki çocuklarda ‘öpücük hastalığı’ adıyla bilinen ateşli hastalığa neden olduğunu ve genellikle iyi seyirli olan bu hastalığın tedavisiz iyileşebildiğini ifade etti.
Rahim ağzı kanseri olarak ortaya çıkabilecek olan Human Papilloma Virus’ün (HPV) ise daha çok genital siğillere neden olduğunu belirten Dr. Hakko, ‘’Cinsel olarak aktif olan her iki kadından biri hayatı boyunca mutlaka bu virüs ile karşılaşır’’dedi. Anüs ve penis kanserlerinde de bu virüse rastlanabileceğini anlatan Dr. Hakko, HPV’nin soluk borusu kanserlerine neden olduğunu ifade etti. Hepatit virüsleri’nin ise, sarılık, siroz yani karaciğer yetersizliği oluşturabileceğini söyleyen Dr. Hakko, kronikleşen hepatitin karaciğer kanserine neden olacağını vurguladı. Mide ülseri nedeni olan Helicobacter pylori bakterisinin genellikle iyi bir tedavi ile iyileşebilen bir hastalık olduğunu söyleyen Dr. Hakko, “Uzun yıllar Helicobacter enfeksiyonu ile yaşayan kişilerde mide kanseri daha sık olarak görülüyor’’dedi.
Sağlıklı yaşam vücut direncini sağlıyor
Virüs ve bakterilerin yol açabileceği kanser vakalarından korunmak için Hepatit B ve HPV aşılarının etkili olduğunu ifade eden Dr. Hakko, Hepatit B aşısının bebeklerde birinci ayda yapıldığını ancak erişkinlerin de bağışıklık durumlarına göre hayatlarının bir döneminde aşılanabileceğini söyledi. HPV aşısının ise ilk cinsel deneyimini yaşamamış kız çocuklarına önerildiğini anlatan Dr. Hakko,
“Daha önce cinsel ilişkisi olmuş olsa bile bundan sonra karşılaşacağı HPV’ler açısından koruyucu etki göstermesi için 50 yaş altı tüm kadınlara bu aşı uygulanabilir’’dedi. Sağlıklı yaşam, doğru beslenme, stres ve sigaradan uzak durma gibi koşulları hayatın bir parçası haline getirmek gerektiğini vurgulayan Dr. Hakko, düzenli yaşamın bağışıklık sistemini güçlendirmesi dolayısı ile kanser riskini azalttığını ifade etti.